27 Ocak 2019

Hip-Hop’un Kadınları ve Toplum

Bir akşam yemeğinde bir sehpaya oturmuşken, ünlü şarkıcı Nina Simone röportaj gerçekleştiren gazeteciye “bir sanatçının görevi zamanını yansıtmasıdır” demişti. Ve haklıydı da.

Sanırım hiçbir zaman, günümüzdeki kadar toplumumuz Feminizm, Hiphop ve İçerisindeki siyah kadınlara ihtiyaç duyulduğu bir dönem yaşanmamıştı. Şaşırtıcı olmayan şekilde, Siyahi Kadın MC’ler yıllardır ve yıllarca devam edecek şekilde, Feminizm’e katkılarından dolayı asla gereken övgüye mazhar olamadılar, Hatta daha da şaşırtıcıdır ki, cinsiyetçi ve kadın düşkünü piyasada Kadın MC’lerin yaşadığı tacizler ve baskılar hiç konuşulmaz. Hip-Hop’taki kadınların sıkıntılarını büyük ölçüde en aza indirgiyoruz. Çünkü erkek egemen bir sektörde siyah kadın bir MC olmanın zorluklarına dikkatlice bakmadık.

İşte bu yüzden, Nicki Minaj gibi endüstri içerisindeki kadınların sesleri o kadar yüksek çıkıyor, röportajlarında “bu gezegende hiçbir erkeğe ihtiyacımız yok, hiçbir zaman” diyorlar. Ve bu 10-Grammy Adaylığına sahip şarkıcının ilk defa karşılaştığı çifte standartları anlatışı değil.

Bir Hip-Hop hayranı ve Siyah Kadın Feminist olarak, rap dünyasındaki kadınların pozisyonu, oyunun içindeki hakları (veyahut eksikliği) beni ilgilendirir. Herkesi ilgilendirir, çünkü kadınların kadınlardan başka bir dostu yok.

Diğer bazı insanlara göre Feminizm’in çığır açıcılığı zor olsa da, bu oyunun içinde bir soru çok önemli, “Hip-Hop sahnesinde Siyahi, Kadın ve Feminist olmak ne anlama geliyor?” Minaj’ın katkılarına gerçekten bakmadan önce, önce kendisinden önce gelen kadın MC’lerin tavırlarını dikkate almalıyız. Irk çerçevesinde, cinsiyet ve Sosyal sınıflar hattında, cinsiyet eşitliliği bariyerine karşı ön saflarda yer alan Feminist MC’leri incelemeliyiz.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=cmTssM-tAuw?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=405]

1979 yılı, Harlem’den Sylvia Robinson‘ın (“Rapper’s Delight”),Philadelphia’dan Lady B (“To the Beat Y’all”) ve Sequence’i (“Funk You Up”) yani Hip-Hop’un ilk kadın MC’lerinden bazılarının yükselişini
gördü. Bu yıllarda Feminizm İkinci Dalga dönemindeydi ve Toplumsal eşitlikten önce Geleneksel Güzellik ve Kadınlık kavramlarına direnişi daha ön plana almaktaydı (Örneğin, 1969’da Atlantic City’deki Miss America Güzellik Yarışması’na karşı “Sütyen yakma” protestosu gerçekleştirildi), O dönem New
York’ta, Güney Bronx civarlarında crack kokain kullanımı arttıkça Suç oranları yükseliyordu, Çok büyük bir medya karatması vardı ve toplu konutlar (Ghettolar) deyim yerindeyse yanıyordu.

70’li yılların sonlarında disko çağının yükseliş ve çöküşünü gördük, yerel kulüpler disko müziğinden daha çok Donna Summer veya Soul Train gibi seslere kulak kabartmaya başladılar, Siyahi insanlar için Kara Panter Partisi gibi Sosyal Adaletçi hareketlerin yeni yeni tabanda tam anlamıyla karşılık bulduğu bir dönemdi, Siyahi insanların devrim zamanıydı! Ancak Hip-Hop zorlu bebeklik dönemlerine rağmen Disko müziğine yapışık kalacaktı.

80’ler ise 2 Usta MC’nin Salt-N-Pepa’nın yükselişine şahit oldu, yüksek enerjileri ve flowlarıyla mikrofonun başında devleşiyorlardı. Source Dergisine göre, “Hip-Hop’un ilk gerçek Leydileri” olan bu isimler, “piyasanın iki yüzlülüğünü, cinsel istismar ve cinsel nesne görülmeyi, haksızlığa uğramayı” birer birer aştılar. Bu kadar çok kadın MC olmayan bir dönemde bu kadınlar için çok büyük bir başarıydı. Ve ikili 1995’te “En iyi Rap Performansı” dalında Grammy aldı,bunu başaran ilk kadın rapçiler oldular.

80’li yılların sonunda, Feminizm cinsel özgürlük ve kadın vücudunun kontrol hakkı üzerine odaklanmaya başladı, Üreme hakları, Doğum Kontrolü mücadeleleriyle kadınlar hem ev içinde hem de dışında rollerini eleştirmeye ve cinsiyet ile cinsellik arasında bir ayrım yapmaya başladı. Aynı dönemlerde Brooklyn’den MC Lyte cesur bir şekilde kendine güçlü bir isim yaratmaya başladı, 16 yaşında sahneye adım attı ve diğer Kadın MC’lerin aksine Rap müziğe tek başına başladı ve öyle kaldı. Cinsellik konularını konuşmaktan kaçınmıyor ve aynı anda ne kadar başarılı olduğundan da bahsetmekten geri kalmıyordu.


Ancak 90’lı yılların ortasındaki Üçüncü Dalga Feminizm’ine kadar Hip-Hop’ta kadın yanlısı bir değişim göremedik, 90’larda ise Feminist hareket kadınların akademik alandaki cinsellik durumunu gizlemiş veya tabulaştırmıştı. Şimdi, kadın müzik sanatçıları sayesinde kadınların cinsel vesayetten kurtuluşu bir masadaki muhabbetten çok daha gerçek bir hal almaya başlamıştı, çünkü kadınlar artık Billboard listelerinde üst sıralara oynuyor, plak mağazalarında çok satanlarda bulunuyor ve yerel kulüplerde sahne alıyorlardı, Kadın MC’ler hiphop’u bir sahne olarak kullanıyor ve cinsiyet ayrımcılığını, kadının değerliliğini daha yüksek sesle söylüyor, Hip-Hop’u tekrar bir platform olarak kullanıyorlardı. 90’lı yıllarda hiper hoptaki kadın MC’lerin zirve zamanıydı ve Lil ‘Kim, Foxy Brown, Lauryn Hill, Queen Latifah ve Missy Elliott gibi sanatçılar birkaç isim yaptı. Kendilerinden önceki MC’lerin aksine, Kim, Foxy, Hill, Latifah ve Missy bireysel bir sanatçı olmanın yükümlülüklerini kendilerini belirlediler, Görünüş, Bireysellik ve Cinsiyet Çekiciliği üzerinde kayda değer bulunan bir şekilde değil, kimin daha iyi liriklere ve flowa sahip olduğuna vurgu yapılmaya başlandı.

Kim ve Foxy Siyah Kadının vücudunun cinsel temsiliyetini yeni bir seviyeye etiren ilk yüksek profilli
kadın rapçilerdir. Kim cinselliğini sadece ham, agresif, lirikal hikayeler de gösterdi ve aynı zamanda diğer siyah kadınlara da bunu yapabilmeleri için bir yol gösterdi (Bazıları hala bunun siyah erkek fantezisi ve bakış açısı ile aynı çizgide olduğunu iddia ediyor)

Yine de, Lil’ Kim ilk albümü Hard Core ile üst sıralarda yer almaya devam etti.Kim’in “Sex Sells” modeline dönüşmeye başlamasıyla rakibi Foxy Brown “Mantıklı ve Korkusuz” oldu. Eski VIBE Yazı
işleri Şefi Smokey Fontaine ile yaptığı bir röportajın hemen arkasından gerçekleşti, çünkü “Erkeklere karşı kendini savunan, Koyu Tenli Christian Dior Poster Kızı” rolü de oldukça başarılıydı, “Ill Na, Na” ilk haftasında 109 bin kopya satmayı başarmıştı.

/// Çevirmen notu :
Burada bahsediliş tarzı oldukça edebi olsa da, Foxy Brown VIBE’a verdiği bir
röportaj ile Mantıklı ve Korkusuz kadın figürü çiziyor, medya gözünde Kendini
savunan bir pozisyona geçip 109 bin satıyor \

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=T6QKqFPRZSA?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=304]

Ve kim Lauryn Hill’in divalığını, öncülüğünü unutabilir ki ? Eleştirmenlerden bir çoğu günümüzde bile “The Miseducation of Lauryn Hill” albümünü gelmiş geçmiş en iyi albümler listelerine koyabiliyor, Lauryn’in müziği Eşsiz, zamansız ve yeniden yaratması imkansız olan bir maneviyat hissine sahipti. Kadın rapçilerin seks sembolü olarak pazarlandığını düşünerek pişman olmayacağı adımlar atarak
piyasaya müziği ile çıktı, orada kalmayı da başardı. Hill, Kadın MC’lerin nasıl olması gerektiğini yeniden şekillendirdi, ruhu vuran sözleri ve ses tonu sayesinde, daha önce hiç yapılmamış bir Kadın HipHop albümü elimize geçti, Kadınlık ve Maneviyat arasındaki boşluğu kapatıp kadın MC’ler için mücadele
yolunda büyük bir adım atan Kadındı Hill.

“My Mic Sounds Nice: The Truth About Women in Hip Hop” isimli belgeselde Fontaine “Hip-Hop gerçekliğe dayanır, ama olay Kadının hikayesine geldiğinde, insanlar kadınların güçlülüğünü değil Erkeği hakkında yazdığı masalı dinlemek istiyor” diyor.

Ama Hill’in yaptığı ? Tam olarak nasıl güçlü durduğuydu.


Queen Latifah, Da Brat, Left Eye ve Missy Elliott gibi sanatçılar da aynı zamanda Seksi ve Zor kadın olma rolünü reddenlerdendi, onların asıl odağı kadınların yaratıcı videolar, mahalle kültürü ve gelişmiş seslerle çeşitlenip canlanmasıydı. Hem Hip-Hop hem Feminizm, Kendileri için bir kimlik talep edene kadar siyah kadınların nasıl temsil edildiğini umursamadı, Lil Kim ve Foxy müziğine kasıtlı
olarak “bitch” kullanmayan ilk sanatçılardı.

Hampton Enstitüsü, bir çevrimiçi sözlük, düşünce platformu olarak “Bad Bitch” kelimesini “1 – Hem maddi açıdan bağımsız hem de erkeği serbest bırakan, yeri geldiğinde onu tanımayan kadın. 2- Yerini, Sınırını bilmeyen kadın” olarak tanımlıyor. Kim ve Foxy’nin bu İkinciye girme oranı çok daha az kesinlikle. Bununla beraber, Ana Akım Feminizm hala büyük ölçüde, Hetero, orta sınıf batılı ve diğer kadınlar için alan yaratmayan bir şekilde duruyor. Feminist alanlardaki siyah kadınların ırksallaştırılması, meseleler arasındaki uyuşmazlığa, ırk ve sosyal sınıf arasındaki birliğin olmamasına, toplum içindeki ve dışındaki siyahilerin kendilerine duyduğu saygı ile alakalı.

Kadın MC’lerin varlığı, onların bu oyunda eşit haklara sahip olduğunu göstermiyor ancak sadece onların da bu oyunda kabul edildiğini gösterebilir. Kölelikten bu yana insanlıktan çıkarılan bir demografik yapıyı insanlık statüsüne döndürmek diyebiliriz. Aynı zamanda, Hip-Hop’taki bariz yanlış bir hareket olan, yaygınlaştırılmış hatta ve hatta yer yer sloganlaştırılmış “orospu” “kaltak” gibi sözcüklerin siyahi kadın bedenleriyle bir arada tutulması aslında sadece kadınların burada kabul edildiğini gösteren bir argüman olabilir. Ne olursa olsun, kadın MC’lerin yaptığı müzik, Hip-Hop’taki bu kafatasçı ve erkek faşizmi duruşa bir tehdit oluşturuyordu, Erkek egemen bir alanda, siyah bir kadın kasıtlı olsun veya olmasın, politik bir hale geldi.


Günümüz modern aktivizminde olduğu gibi, siyahi kadın bedenleri de çoğu zaman toplumlarımız için yumruklarını yükseltip savaşırken, aynı anda ihmal edilmekte ve unutulmaktadır. Hip-Hop’ta anlamlı sosyal değişimi tetiklemek, bir yeraltı alt kültürünün dışındaki cinsellik ve kimlik politikaları hakkında konuşmaktan korkmamaktır. Nitty Scott MC ve Kendrick Lamar’ın ortak noktasının “Politik Hip-Hop yapabilip hala anaakım kalmak” olduğunu söylerken, aynı zamanda onlara uygulanan çifte standarttan da bahsedebilmektir.

Cinsiyetçi duygularla dolu bir piyasada ileriye gitmek isteyen MC’leri eleştirmek adil midir ? Kadın MC’ler, bedenlerinden kar sağlayan bir sistemden saygı görmeyi istemekle hata mı etmektedirler ? daha mı sıkı çalışmaları gerekir ? Ya da kadın MC’ler bir araya gelip bir Kardeşlik Kolektifi mi kurmalıdır ?

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=AH-LyInSNYw?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=304]

Ve bugünün Hip-Hop’u yanlış düşünceler olmadan kendini var edebilir mi? Cevap pek net değil. Bugün siyah bir kadın MC olmak, şu anki sosyopolitik iklimimizde hem bir sanatçı hem de siyah bir kadın lmanın gerçekte ne anlama geldiğine dair bir bakış açısı anlamına geliyor. Kendine karşı gerçek, ham, cesur ve dürüst olmalı yani. Erkek meslektaşlarımızın her zaman zorlandığı bir sorumluluk bu. Hip-Hop’un kendi içerisindeki Feminizm ve eski Kadın MC’lerin katkıları oldukça sert işler ortaya çıkardı, JUNGLEPUSSY ve Princess Nokia: Kadın pozitifliği, cinsiyet özgürlüğü ve Kadın maneviyatı üzerine oldukça sert mesajlara sahip müzisyenler. Galore TV’deki bir programında Nokia şöyle diyor “Hip-Hop daha önceleri de, şimdi de Rekorlar satmak için kadınlara ihtiyaç duyuyor, agresif bir erkeksilik ve üstünlük için kadına sahip olmayı şart koşuyor neredeyse”

Ancak şimdileri, Hiçbir şekilde Erkek Homofobikliğine maruz kalmadan Trans Rapçi, Queer Rapçi veya özgürce rap yapan Latin Bruja*ları görüyoruz, bu müziğimiz için yeni bir Rönesanstır.


Sanatçılar artık, büyük sözler ve testesteron şovlarından uzaklaşıp kendi kişisel ve politik gerçekliklerine odaklanıyorlar. Sanatın bireysel olarak ne ve kim olduğunu keşfedildiği bir dönemdeyiz, Bu kültürün nasıl pazarlanabileceği, satılabileceği, dağıtılabileceği konusundan uzaklaşıp tekrar sanatın ve kültürün ta kendisine dönüyoruz. Artık sanatçıların başarılı olmak için şirketlere imza atmalarına daha az ihtiyaç var. MC’ler marka özgürlüğüne sahipler ve bu markalar kendilerine ait, kimliklerini ve genel estetiklerini kendileri ortaya koyabiliyorlar. Başka bir deyişle, müzik endüstrisi siyah kadın MC’lerin tarihsel olarak ne yapmak istediğine şahit oluyor: Özgüven ve köklerine sadıklık. Sadece “Young M.A, Quay Dash, Kari Faux, Jaen Grae ve Nezi Momodu gibi cinsiyet ve pozitiflik yüklü mesajlara sahip kadın MC’ler bile bu değişimin oldukça önemli ve büyük bir şey olduğuna işaret ediyor. Kadın MC’lerin bu değişim dalgası bize Nicki Minaj gibi bir “kendi isteği ile obje”nin bile neden Hip-Hop Feminizmine katkı sağladığını sorgulatıyor. Sürekli olarak “Rap Kraliçesi” ünvanını üstlenen ancak pozisyonunu yeterince savunamayan biri için, Böyle bir güç ve görünürlükle Nicki Minaj gerçekten bu kadın dayanışması içinde aksiyonları veya müziğiyle bir yeri sonuna dek haketmiş midir ?

Minaj’ın feminizmi, olumlu olmasına rağmen kapital’E dayanıyor; Feminizm odadaki tek kadın olduğunuzda çok daha az karmaşık bir sohbet haline gelir. Büyük güç büyük sorumluluk getirir ve Minaj oldukça ihtiyacımız olan ve arka planda kalamayacağımız bir zamanda, tek yüksek profilli ses olarak o alanda. Katkılarını sosyal açıdan anlamlı olarak değerlendirmek, kendisinden önce yapılan tüm çabaların değerini düşürmek olabilir ve Michie Mee gibi Kanadalı siyah kadın öncüleri ve Sorority gibi yeni başlayanlar için de, ayakta kalmayı endüstriye karşı yokuş yukarı bir savaş haline getiriyor.

Feminizmin ve Kadın Rapçilerin geleceği hala biraz pusluyken, kesin olan bir şey var, akıntının yönü değişiyor ve artık hepimizin önünde anlayıp şekillendirilmesine sarılmamız gereken bir temel var!

Lindsey Addawoo tarafından, VICE’a 31 Mart 2017 tarihinde yazılan bu yazı, kendi onayı ile çevrilmiştir, kendisine desteklerinden ötürü Teşekkür ederim.

Lindsey’i Twitter’da takip edebilirsiniz – TWITTER

VICE makalesi