28 Şubat 2019

The Chronic : LA İsyanı ve Değişen Hip-Hop

            Güney Los Angeles’taki ilk Afrika kilisesinin dışında, bir avuç genç duygularını dile getiriyordu.. içlerinden birinin omzunda küçük bir çocuk vardı.. ve bağırmaya başladı

“Yeni Nesil! Şimdi size söylemek isterim ki… Eğer bu Afrikalı çocuk ben öldüğümde düzgün bir geleceğe erişecekse.. Beni ölü sayın!”  Tarih 92 Nisan’ı gösteriyordu ve LA mecaz ve gerçek anlamıyla yanıyordu, siyasi ve sosyal açıdan aktif kilise içerisinde bu söz oldukça ajite bir kalabalığa yol açtı..

               Bir yıl evvel, Rodney King otoyolun biraz yanında dört polis memuru tarafından vahşice dövüldü. Dayak başka bir vatandaş tarafından kaydedildi ve bu video on yıllar boyunca polis şiddetinin en büyük görsellerinden biri haline geldi. Video görüntülerinde bile açıkça görünmesine karşın, dört memur aşırı güç kullanımından suçlu bulunmadı… Los Angeles, milyonlarca dolarlık maddi zararla sona eren, “6 Gün İsyanı” ile karşılaştı, 2.000 kişi yaralandı ve 63 kişi öldü.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=RXfYvjQuwT0?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=304]

               Bu
isyanın ortasında, efsanevi LA Hip-Hop radyosu KDAY’de stajyer olan Matthew McDaniels,
kararı takiben olanları filme kaydetmek amacıyla kamerasını yanına aldı ve
çekmeye başladı, McDaniels’ın görüntüleri nesiller boyunca polis vahşeti ile
uğraşan Compton, California gibi bölgelerde dahi ses buldu ve daha sonraları
tüm zamanların en iyi hip-hop albümlerinden birine ilham oldu.

               McDaniel’ın
gerilla belgeseli “Birth Of Nation 4-29-92” aynı zamanda Dre’nin Chronic
albümünün “Little Ghetto Boy” ve “The Day Niggaz Took Over” parçalarında da
intro olarak kullanılan parçalara sahip oldu. 15 Aralık 92’de yayınlanan The
Chronic, Güney Kaliforniya’daki şehirdeki siyah hayatın tüm açlığını, öfkesini,
paranoyasını daha önce hiç duyulmamış güçlü bir ses ve duygu ile ortaya
çıkardı.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=zxKi7HnHW7Y?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=304]

               “Chronic”
Snoop Doggy Dogg’u ve G-Funk’ı ana akıma tanıtmasıyla ünlüdür, ayn zamanda Dre’nin
tarzındaki ciddi lirikler ve karanlık hayal kırıklıklarını gösterir, ancak
hepsinden öte The Chronic hip-hop tarihindeki en iyi protest müzik örneklerine
sahipti.

               Chronic’ten
bugünün protesto marşlarını yaratan Kendrick Lamar’a uzanan doğrusal bir yol
var, 87 doğumlu olan Kendrick, McDaniels’ın belgeselinde o omuzda duran çocuk
olabailirdi. Ki burada Kendrick’in sadece Chronic’ten beslendiğini söylemek
bence doğru olmaz, zira Kendrick direkt olarak o Ghetto sokaklarda oynayan “Küçük
Ghetto Çocuğu”ydu (Little Ghetto Boy)

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=0F0CAEoF4XM?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=304]

               Ek
olarak, Dre, Snoop, Daz, Kurupt, The D.O.C, RBX, The Lady of Rage ve diğer
katılımcıların her biri, polis şiddeti ve LA’deki yüksek suç oranını protesto
etmiyorlardı, aynı zamanda 92’de Hip-Hop’u yöneten, sarmış olan sesi protesto
ediyorlardı.

Albümü çevreleyen canlı enstrümanlar, Parlamento-Funkadelic
sample’ları, yüksek perdeden synth’ler ve melodik tempoları ile Chronic dönemin
tüm hiphop sounduyla ters bir yönde duruyordu. “Nuthin but a G Thang”, “Dre Day”,
“Let Me Ride” gibi şarkılar Hip-Hop tarihinin akışını değiştiren hit
şarkılardı. Albüm ertesi yıl Hip-Hop tarihi için büyük işler yapacak olan Snoop
için de bir yıldız olarak doğmasının ilk adımıydı.

               Dre
işin sonunda sadece yeni bir Sound yaratmadı, aynı zamanda yeni bir
jenerasyonun da ilham kaynağı oldu. Chronic her gün yeni bir travma ve zorlukla
karşılaşanlar için sesi yükseltti, 2017 yılında polisler hala genç siyahi erkek
ve kadınlara şiddet uyguluyor ve günümüzde bile hepsinin peşine düşemiyoruz,
ancak Hip-Hop bu insanlara konuşmaları için yeni bir dil vermeye çabalıyor, “YG
ve Nipsey Hussle’ın “Fuck Donald Trump”ı ve daha önce bahsettiğimiz gibi Kendrick
Lamar ve onun “Alright”ı The Chronic’in soyundan geliyorlar. Bahsedilen bu
adaletsizlik için atılmış ilk taşlardan biri, The Chronic’e ait.

//consequenceofsound.com’daki “The Chronic: How the LA Riots Inspired Dr. Dre’s Hip-Hop Classic” yazısının çevirisidir

10 Şubat 2019

Sansar Salvo ve Türkçe Rap’in Nostalji saplantısı.

               Türkçe
Rap kitlesi 2013’ten bu yana bir çok durumu yavaş yavaş kabul etti, sindirdi. Ancak Türk toplumunun sanatçı algısının yamukluğu, bir durumu kesinlikle neredeyse imkansız ve zorlu kılıyor. Durum şu; Sanatçı kendi perspektifi ile durumları yorumlayan, ne olursa olsun kreatif tarafta kimseyi dinlemek zorunda olmayan bir canlı. Dünya’da bu böyle. Ancak Türkiye, televizyonda yayınlanan dizi karakteri ölünce insanların üzüldüğü bir ülke. Somut dünya ile Sanatsal dünya arasındaki geçimsizlik bir çok noktada ülkemizde tıkanmış bir durumda. Bu konunun Türkçe Rap özelinde En büyük örneği ise; Sansar Salvo.

               Sansar Salvo, kariyerinin en parlak dönemini 2007 – 2017 arasındaki 10 yıllık dönemde yaşadı, Kariyerinde tutturduğu ve kendi Myspace’inde, sözlerinde belirttiği “Duygusal Müziğe Sert Söz” tarzı, Türkçe Rap’in toparlanma döneminde onu Rap dinleyen tayfa dışında bilinen bir isim haline getirdi, özellikle 21 Gram Mixtape çalışması, Saian ve Karaçalı’nın “Battle Royale” albümü ile bir klasik haline geldi. Fakat Sansar Salvo’nun bir mentor ve sanatçı kimliğinin henüz oturmadığı, oldukça genç olduğu dönemde şekillendirdiği, 2. Bandrollü çalışması
Seremoni Efendisi”ne kadar devam ettirdiği tarz, hayranları tarafından
kendisinden ve kimliğinden daha çok benimsendi.

image

               Ancak öncesinde bu “tarz”ı biraz açmak gerekiyor, Bu dönem yarattığı ve kullandığı tarz, sert vokaller ve sert sözlerden, mahalle argosundan oluşuyordu. Kaş çatan sözlere sahip bu Sansi Salvo Kafiyesi, dönem içerisinde zaten kullanılan vokallerden çok, hayranları tarafından “sert ve kin dolu salvo” olarak tanımlandı, sahiplenildi. Aslında bu, Türk Halkının sanata “Eşzamanlı” olarak bakışından ibaret.

“Eşzamanlı yöntem =  Dil olaylarını belirli bir süre içinde ve
tarihî değişme ve gelişmelere bağlı olmadan durağan (statique) olarak inceleme”

               Türk halkı sanatı olduğu gibi kabul etmek istiyor. Orada hep aynı, bildiği şekilde durmasından yana, bir çok noktada olduğumuz gibi sanat alanında da muhafazakar bir yapıya sahibiz. Bu muhafazakar yapı tekrar söylemek gerekirse, Türkçe Rap’te en çok Sansar Salvo örneğinde görünüyor. Türkçe Rap dinleyicisi Sansar Salvo’nun psikolojik durumu, hayatında başına gelenler ne olursa olsun, aynı içeriği tekrar ve tekrar üretmesini bekliyor. Hayatının birçok alanında olduğu gibi, aynı şeyi istiyor.

“Keder ve mutluluk gibi, nostalji de evrensel bir duygudur.
Bu hissi tüm ırklardan, tüm kültürlerden ve tüm yaştan insanlar paylaşır. Her
ne kadar aynı geçmişi paylaşıyor olmasak da, hepimiz geçmişe karşı nostalji
hissederiz.” -Lauren Martin

               Bugün, Sansar Salvo “markası” ve personası düzenli üretim sürecinde birden fazla şey deniyor, kimi noktalarda oldukça sert ve sabit eleştiriler alsa da, hala ne kadar başarılı ve güzeldir ki, yeni yollar aramaya devam ediyor. En son DJ Suppa ile beraber “İlelebet” parçası da bu yeni yolların bir gösterimi, tıpkı bir önceki single’ı “Şehir Arabası” gibi, diğer üretimlerinden farklı bir sound arıyor. Bu benim gözümde sanatçının açlığının bir tezahürü. Ancak Bu saplantı hali, Salvo’nun kariyerini aşağıya çekmeye neden devam ediyor ? bu sorunun cevabı; Sansar Salvo’nun üretim sürecinin yavaşlığı ile alakalı olabilir. Bir önceki yazıda Server Uraz örneğindeki arayış neden piyasadan böyle bir tepki çekmedi ancak Sansar hayranları “Psikopat Yazar” personasını bu kadar şiddetle geri
istiyor ? Server Uraz üretimi Salvo kadar yavaş tutmadı.

               Bu durum Eminem özelinde de yaşandı, bir dönem Eminem hayranları “Slim Shady” personası için ölüp bitiyordu ve ne yaparsa yapsın Albümleri eleştirmenler, dinleyiciler ve diğer rapperlar tarafından eleştiriliyordu, ardından aniden “KAMIKAZE” geldi ve tekrar üst seviye övgülere mazhar oldu Em. Peki onun bu durumda stratejisi neydi ? Kendisi albümden sonra kanalında yayınladığı “Kamikaze Özel Röportajı”nda
şöyle açıklıyor:

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=gEOWGWckcFo?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=304]

“Albüm aniden çıktı çünkü doğru havanın bu olduğunu
hissettim, eğer insanlara yeterince düşünme zamanı verirsen şöyle şeyler
düşünmeye başlıyorlar “Umarım şöyle bi şarkı vardır, Umarım X gibi yapmıştır,
Umarım Y gibi yapmıştır, Şunun hakkında rap yapsa iyi olur” Bunun hakkında
düşünmek istemedim, o durumda albümün içine girdiğinde hep “bu boktan olabilir”
düşüncesine sahip oluyorsun. Revival’ın albüm listesi gökten düştü internete ve
çıkış zamanı yaklaştıkça insanların albüm için düşünceleri çoktan hazırdı.” – Eminem
Kamikaze Özel Röportajı (TÜRKÇE)

               Salvo’nun dinleyicisine şarkılar öncesi -doğal olarak- verdiği haber, “Psikopat yazar geri gel, gelicem tabii” durumunu harlıyor ve yukarıdaki düşünceye sahip oluyorlar, bu durum Sansar Salvo için zorlayıcı olmasıyla beraber, hayatın gerçekliği ve hesaplanamaz akışından bi’ haber Türkçe Rap kitlesinin en büyük sorunlarından bir tanesi. Bunun sebebi doğrudan doğruya, Türkçe Rap kitlesinin eğitim ve yaşıyla açıklanabilir, Türkiye’nin eğitim sistemi veya sosyopolitik düşünce durumu ile de açıklanabilir. Ancak Müzik açısından bakarsak, Yakında Sans’ın hayranları için yutulması zor bir lokma olduğunu kabul etmek gerekir ve Salvo bu deri değişimini piyasanın istediği yöne değil, kendi istediği yöne gitmekle, ancak
hızlı adımlarla bu yöne gitmekle başarabilir.

image

               Şahsen Chill beatler ve yorgun vokali, yani Olgun Salvo benim kişisel olarak listemde çok daha yer verdiğim bir persona, evet 21 Gram, Son Nesil, Adrenalin Türkçe Rap’in köşe taşları olabilecek albümler, fakat Salvo’nun şahsımca müzikalite olarak bu hali çok daha oturaklı ve kompozisyona sahip bir üretim halinde. “Peki”, “Bildiğin Gibi”, “Akasyalar” ve özellikle “Bu Dünyada…” gibi parçalar bir noktadan bir noktaya varmaya çalışan ve bir “Anlatım” durumuna sahip şarkılar. Bu, benim
açımdan Türkçe Rap’in liriksel gelişimi için çok önemli bir nokta, kariyerinde yapacağı kötü şarkılar olabilir, lirikal olarak bu bahsettiğim duruma sahip olmayabilirler. Ancak bu başlangıç paragrafına geri döndürüyor bizi, Sanatçı bu serüvende tüm kararlarını bir birey olarak veriyor ve geminin kaptanlığını yapıyor. Varacağı adalarda gördükleri ve beğendiklerini biz beğenmeme hakkına sahibiz, ancak o da bu yolculuğu yapma hakkına sahip.

7 Şubat 2019

Türkçe Rap’te İsa figürü olarak Server Uraz.

              Bildiğimiz tüm Türkçe Rapçilerin bir çok sevmeyeni, bir çok seveni var, onların hayran kitlelerinin stereotiplerini çıkarabiliyoruz, ancak Server Uraz bu isimlerin arasında en gri kitleye sahip olanı. Çünkü kariyeri boyunca bir çok defa deri değiştirdi ve birden fazla kez katledildi.

               2009 Yılında, eski Persona’sı Pit10 olarak çıkardığı ilk bandrollü albümü “En Sevilen Nefret Edilen Adam”, bu deri değiştirmeye giden yolun ilk taşlarından biriydi, açık bir şekilde albüm Hip-Hop camiasında ve çevresinde bulunan insanlara bir tepki içerirken kendi içerisinde de bir sound arayışına sahipti, ki bu arayış 10 yıl sonra gelecek 52Hertz albümüne kadar devam edecekti. Albüm içerisindeki Tüm Bedenler Aynıdır, Metropol, En Sevilen Nefret Edilen Adam, Beni Buradan Çıkarın gibi parçalar birbirinden farklı noktalarda olsalar bile Server Uraz’ın müzikal arayışını yansıtıyordu. Ancak bu arayışlar onu pek sevilen bir Rapçi haline getirmedi, çünkü 2009 yılı Türkçe Rap kitlesinin değişimden kaçtığı bir
çağın içindeydi. Bu “pek sevilen olmama” durumunu 2009 Ekim’de Sabah gazetesine verdiği röportajda gayet iyi açıklıyor

image

– Hem
sevilip hem de nefret edilmeyi nasıl beceriyorsunuz?

– O
benim becerim değil de, piyasanın süregelişinden kaynaklanan bir tanım. On senedir bu işi yapıyorum. Bilen bilir, bu rap camiasında insanlar birbirini yiyor sürekli. Herkes birbirinin arkasından kuyular kazıyor. Benim arkamdan da çok kuyu kazıldı. Sonuçta benden nefret eden tipler ortaya çıktı. Farkımdan dolayı nefret ediyorlar. Standart bir tip değilim ben. Yaşam tarzı olarak da, tavır olarak da, müziğe bakış açısı olarak da…

image

               Server Uraz bu dönemin öncesinde ve hemen ardından peşpeşe 3 albüm yayınladı ve bu “arayış” o üç albümün üçünde de vardı. Önce 2008 yılında, albümden bir yıl evvel Beta ile beraber “Beton” isimli 7 şarkılık proje geldi ki burada olan “Usher – Yeah” cover’ı “Evet” çok eğlenceli bir ruha sahipti, o dönem oldukça dinlendiğini, dönemin forumlarında
da sevildiğini hatırlıyorum, ki bu albüm aynı zamanda Beta’nın “MC Kubur” isimli tiplemesinin ilk ortaya çıktığı Skit’e sahiptir, tarihe not düşmüş olalım.

image

               Albümden bir yıl sonra “Bu İşte bir Terslik Var” isminde yine Beta ile olan bir çalışma geldi, albüm konsept olarak Türkçe Rap’te hala görülmemiş bir olaydır, İki MC birbirlerinin şarkılarını kendilerine has hallere getirdiler, örneğin Pit10 Beta’nın ünlü hitlerinden “Pişti”yi coverladı, Beta ise “Beni Burdan Çıkarın”ı.

               Bu bahsettiğim iki albüm de kesinlikle Dönemin piyasasının yoğurulmamış bir halde olmasına kurban gitti, şahsen o dönemler için Rap müzik çok kalın hatları olan, başka renklerin katiyyen hoş karşılanmadığı bir yapıya sahipti. Bu albümler dinlenme olarak ne noktalara ulaştı bir fikrimiz yok, çünkü şu an olduğu gibi Spotify, Youtube gibi ölçüm cihazlarına sahip değildik. Fakat söyleyebilirim ki “Evet” dışında sahiplenilen çalışmalar olmadılar, Sever Uraz tarafından bile.

               Ancak bu arayışların sonuncusu, “Ezoterik” Türkçe Rap için oldukça keskin dönüşlerine yaşanmaya başladığı 2010 yılında yayınlandı, Ezoterik kişisel analizlerin buram buram bulunduğu ve şahsi kanaatimce Türkçe Rap tarihinin en içsel yolculuğunun albümleştirilmiş bir hali. 2010 yılında Pit10 personasının Birey ve Toplum üzerine iki gözüyle gördüklerinin kafiye bütünlüğüne kavuşmuş bir dökümantasyonu.

image

               Ancak Pit10 Personası ve dolayısı ile Server Uraz bu albümle ve hatta albümün ardından yaptığı açıklamalarla bile tepki gördü, çünkü kendisinin de söylediği gibi bulunduğu konum, yaşadığı hayat ve baştan aşağıya kişiliği ile Türkçe Rap camiası tarafından en kolay ötekileştirilebilen insanlardan biriydi. Türkçe Rap’in herhangi bir dinleyicisi bile yaş, eğitim vb. bir özeleştiri yapmadan bu personayı taşlayabildi. Çünkü 2010 yılında ve daha öncesinde de Pit10, lafını asla esirgemeyen bir yapıya sahip biri olarak karşımıza çıkıyordu. Ancak bu paragrafı iyice anlamak önemli, zira burada bahsedilen durum bir döngüden ibarettir. Persona sürekli olarak gördüğü tepkiden bunalarak kendini sivri bir şekilde koruyor, bu sivri koruma ona daha çok tepki getiriyordu.

image

               Bu dönemin ardından Pit10 olarak son yeraltı albümü “Sosyal İtici” ortaya çıktı, albümün ismi yine En Sevilen Nefret Edilen Adam gibi, Persona’nın durumu kabullenişi üzerine oturtuluyor ve bir nevi bu durumu kişilik haline getirdiğini yansıtıyordu. Albümün içeriği, artık alışılagelmiş bir durum olarak bir sound arayışına sahipti, “Kara Kutu”, “Hadi Konuş!”, “Birden”, “Boğazımıza Kadar” gibi şarkılar arasından özellikle “Birden” müzikalite olarak birkaç gömlek yukarıdaydı. Günümüzde ortaya çıksa çok daha farklı reaksiyonlar alacağını tahmin ediyorum.

               Ancak Server Uraz’ı “İsa Figürü” yapan şey nedir ? Bu konu hakkında birkaç kelam etmek istiyorum, öncelikle Pit10’un 2006 yılında Ebru Destan ile yaptığı düet, korkunç bir linç girişiminin altına sokmuştu onu. Ki kendisi bu işi Mainstream olarak yapmak istediğini o yıllarda da (oldukça küçük bir yaştaydı kendisi de) açıkça söylüyordu. (Bu konuda kaynak olarak bir röportajı hatırlıyorum, netrap.net adresinde yayınlanmıştı, sanırım foruma özeldi. Forum doğal olarak artık varolmadığı için ekleyemiyorum.) Ancak bu Düet sonrasında yaşanılan tüm
bu linç, günümüze kadar gelen süreçte Popçular ile Düet yapmanın zararsız ve kültürü yok etmeyecek bir durum olduğunu kabul ettirdi camiaya. O gün açıkça edilen küfürler daha sonrasında hiç yaşanmamış gibi yok oldu.

               Daha önceleri veya o döneme yakın yapılan tüm Pop düetleri, bu kadar ağır eleştiriler almadı. Bunun sebebi onların daha iyi olması veya bu isimlerin bunu başka motivasyonlarla yapması değildi, bu bariz bir şekilde Pit10 personasının çarmıha gerilmesinin getirdiği özgüvendir. O dönem için camia bu personayı çarmıha oturtmuş ve tüm günahı bir kişiye indirgemiştir. Bu personanın, dönemin (?) cahil ve rutubetli Türkçe Rap camiası için Günahsızlar için çarmıha gerilmeye katlanan İsa figüründen hiçbir farkı yoktur. Tüm Türkçe Rap o dönemin
itibarsızlaştırmasını izlemiş ve bu durumdan bariz bir zevk almıştır, bugün
Türkçe Rap kültürünün bariz bir şekilde zirveye tırmanışı sırasında Server
Uraz’ın piyasanın diğer ağır toplarından birkaç adım uzakta yürüyüşünün altında eğer varsa, yatan sebebin bu olduğunu düşünüyorum. Sırtında tüm günahları taşıyan bir Figürün böylesine ayrı bir pozisyon almasını anlayabilirim.

               Server Uraz’ın kabuk değiştirip daha kurumsal bir yola girmesi -Epidemik- ile Türkçe Rap yeni bir İsa figürü aramaya başladı, ancak Bolsözlük, YOSözlük ve Twitter / Youtube etkisi ile bu İsa figürü arayışı çok daha sert bir duruma geldi, artık “Popçu” çok hafif bir tabir kalıyor. Örneğin Epidemik’ten yayınlanan “Yung Ouzo – Jordan / Altın” klibinin altında yeralan yorumlar, en hafif tabirle yüz kızartıcı. Evet, parça’nın tam olarak yakaladığı bir ruh hali yok ve bir çok anlamda başarısız fakat bu bir MC’ye küfür etmek için gerçekten yeterli mi ? Yeterli olmadığına inanmak istiyorum, eğer jenerasyon jenerasyon her farklı ve Sound arayan MC’ye edilen hakaret artacaksa sırada ne var ? bir sonraki Günah arındırıcıya ne yapacağız ?

Matta 26:51: İsa’yla birlikte olanlardan biri, ani bir
hareketle kılıcını çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu.

Matta 26:52: o zaman isa ona, “kılıcını yerine
koy!” dedi. “kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.