20 Şubat 2022

B-Real, Cypress Hill efsanesi üzerine konuşuyor

 


Uzun bir süre sonra çeviri / yazı işlerine geri dönerken, ufak bir ısınma - atıştırmalık olarak geçen gün The Guardian'da okuduğum B-Real röportajını çevirdim. 

Rapçi B-Real, Cypress Hill'in 90'ların rock çocukları gözündeki çekiciliği, Ice Cube ile olan Beefiyle ilgili soruları yanıtlıyor

Janrlar arası çizilen çizgileri aşan ve diğer türlerin hayranlarını da kendine çeken hip-hop gruplarından biriydiniz. Bunun o zaman farkında mıydınız?

Başlangıçta, 1991'de Naughty by Nature ve Ice Cube gibi isimlerin övgüsünü arzuluyorduk. Ama daha sonraları enerjik sahne performanslarımızla bir saygınlık kazanmaya başladık. Bir şekilde Lollapalooza için davet aldık ve izleyenler büyük ihtimalle “Bunların burada ne işi var lan?” diye düşündü. ama sonra hepsi bir takım crowdsurf* ve stage diving görmeye başlamıştı. Lollapalooza sonrası, rock dinleyicileri, metalci çocuklar ve punkçı bebeler gösterilerimize gelmeye başladı. Sahne ve müzikal imajımız dönemin Rock ambiyansına yakındı ve bu sayede, Rock tarzı müzikler yapmadan bu çocukları kazanmaya başladık.

Başlangıçta size kimler ilham verdi?

Hip-hop'un ne olduğunu bilmeden önce rock, metal, punk, reggae ve eski soul işler dinlerdim. Black Sabbath'ı severdim mesela. O günlerde rockçı çocuklar, hip-hop'un hit yapmak için başkalarından bazı şeyler “arakladığını”, özgün olmadığını düşünürdü, ama biz kendimizi bir punk grubu gibi taşıdık: “Bizi seviyorsan harika. Eğer sevmiyorsan da siktir git!”

Batı yakası/90'ların hip-hop müziğinin ufuk açıcı yaratıcılarından olarak, İngiliz Grime gibi ondan doğmuş türleri nasıl gördünüz?

Bazıları harbi çok iyi ve bazıları baya ortalama, ama bu müziğin doğasında var. Bazen bebeler yaratıcı şeyler yapınca bayılıyorum.

Belçika, 1994. Photograph: Gie Knaeps/Getty Images

Şarkı sözleriniz, pek çok hip-hop işinin ortak özelliği olan cinsiyetçilikten belirgin şekilde uzak – bu bilinçli bir çaba mı?

Asla diğer hip-hop gruplarının yaptığını yapmak istemiyorduk, ama aynı zamanda [grup arkadaşı] Sen Dog ve benim kız kardeşlerimiz vardı ve onlarla bu şekilde konuşulmasını istemezdik. Tres Equis, Sen Dog'un çıktığı bir kız hakkında gerçek bir hikayeydi ve I Remember That Freak Bitch de gerçek ve baya saçma bi mevzu üzerine kuruluydu, ama bunun dışında cinsiyetçi şeyler bizim mesajımız değildi. Esrar hakkında şarkı söyleyen bir Latin grubuyduk, bu yüzden kadın düşmanı olmadan da yeterince engelimiz vardı. Melek değiliz yani ama kariyerimiz boyunca asla kadınlara saygısızlık etmek istemedik.

Yazdığınız bazı sözler için suçluluk veya pişmanlık hissediyor musunuz, örneğin How I Could Kill a Man?

Yok be, çünkü anaakımdaki aşko-kuşko insanlara yaşadığımız yerde olmanın nasıl bir şey olduğunu anca böyle anlatabilirdik. Normalde söylediğimiz şeyler halının altına süpürülürdü ama biz müziğe “Dermanımız budur. Hoşuna gitmeyebilir, ama bu sana iyi gelecek.” gibi yaklaştık. Fırsatların olmadığı bir yerde yaşadığınızda, seçeneklerden biri uyuşturucu satmak ve arkanızı kollamanın bir yolu olarak çetelere katılmaktır. Biz, olayların neden bu halde olduğunu açıklamaya çalıştık.

Simpsons bölümünden beri [1996 yılındaki bölümde, Cypress Hill kıyak kafayla Londra Senfoni Orkestrası ile çalmak için rezervasyon yaptırıp yaptırmadıklarını hatırlamaya çalışıyordu], LSO ile gerçek bir işbirliği yapıp yapmayacağınız merak ediliyor Noldu o iş? 

[Kahkaha atıyor] Bu, Twitter'da LSO ile aramızda bir şaka olarak başladı, ancak bir şeyler yapmayı çok isteriz, tercihen Black Sunday'in klasik bir uyarlamasını. Ciddi mailleşmeler falan oldu, iptal oldu gerçi ama hala bunun hakkında konuşuyoruz. Klasik müzik dinliyorum ve hala olacağına inanıyorum.

[Grup arkadaşı] Muggs, U2'nun NUMB parçasının “Soul Assassins” Remix'inden sonra Bono'nun yemek partilerine mi davet ediliyor yoksa The Edge ile Fransa'nın güneyinde mi tatilliyor?

Bu baya havalı olurmuş ha. Belki Muggs harbiden gitmitşir ve gıkını çıkartmamıştır [gülüyor].

Ölü ya da diri isimler arasından Cypress Hill ile çalışmasın istediğin kişi kim olurdu? 

Bob Marley. I Wanna Get High, Rita Marley'nin “One Draw” şarkısından ilhamlanmıştı ve tüm bir Marley hareketi, esrarın yasallaştırılmasını talep etmemiz ve onun tüketicisi olmamız açısından bizim üzerimizde büyük bir etki yaratmıştır.

Bunca yıl sonra Ice Cube'un King of the Hill işi hakkında ne hissediyorsunuz? Ice Cube ile aranız nasıl? 

Cube'un nakaratı Throw Your Set in the Air parçamızdan aldığını anladıktan sonra No Rest for the Wicked dissiyle onu biraz dürttük Cube ise King of the Hill ile geri tekme attı, biz de Ice Cube Killa'yı sadece DJ'ler için el altından sürdük Mevzunun neye dönüşebileceği, nerelere gidebileceği konusunda bizim kadar farkında olduğunu sanmıyorum, ama bu olaydan önce arkadaştık ve aramızı düzeltmek isteyen çok sayıda ortak arkadaşımız vardı. Bir süre sonra, 1 Ocak 1997'de beni aradı ve ikimiz de dolambaçlı bir şekilde birbirimizden özür diledik [gülüyor] ve o zamandan beri birlikte sahneler yaptık ve takıldık. Cube'a sevgi ve saygı dışında bir hissim yok.

2003 yılında Eminem'in Anger Management turnesinde çaldığınızda, bir ses sistemi arızası oldu ve ilk birkaç parçayı sadece canlı konga davullarıyla akustik olarak seslendirdiniz. Acaba şimdiye kadar tanık olduğum en iyi doğaçlama şovmenlik parçalarından birini hatırlıyor musunuz? 

Aynen hatırlıyorum. Bize her zaman devam etmemiz ve sesçi lavuklardan asla şikayet etmememiz öğretildi. Herhangi bir kesintinin gösterinin sihirini öldüreceğini biliyorduk. Beastie Boys'tan bizimle turneye canlı perküsyoncu olarak gelen Eric Bobo'ya teşekkür ederiz ama, fikir onundu ve neyse ki işe yaradı.

Hayatın boyunca, yaklaşık olarak kilogram olarak ne kadar içtiğini düşünüyorsun?

Ne bileyim amk. Her zaman yeni zirvelere ulaşıyorum [gülüyor]. 

Polisler en son ne zaman “gelip ekinlerinizi kapmaya çalıştı”? Bunu yapmak için “evinizi havaya uçurmak” zorunda mıydılar [In the Brain'e bir gönderme]? 

[Kahkaha atıyor] İşin tuhafı, burada, California'da üzerimde çok miktarda esrar varken birçok kez kenara çekildim, ama bunu saklamaya çalışmadığım için şaşkına döndüler. Kolluk kuvvetleri bize düşündüğünüz kadar çok sorun çıkarmadı. Sahnede yüzlerinin önünde esrar içme cüretine sahip olduğumuza inandıklarını sanmıyorum, ama yanılıyorlardı.