2 Ağustos 2021

Beyazlar Rap Müziği Anlayabiliyor Mu?


Bu konu, yoğunluklu olarak Amerika’da tartışılmış olsa da, temelinde rap ve hatta müzik dinleyen tüm toplumlarda tartışılabilecek bir soru barındırıyor: “Müziği anlamak ne demek?”. Tartışmanın çıkış noktası; siyahilerin çektikleri zorluklardan, yaşadığı hayatlardan bahseden rap müziğin bu deneyimleri paylaşmayan insanlar (çoğunlukla “beyaz” kitle) tarafından anlaşılamaz olduğu düşüncesi. Tabii ki de yazımda bahsedeceğim rap daha “conscious” olarak nitelendireceğimiz, günümüzde Kendrick, Freddie, Benny veya eskiden Pac, Biggie, Nas gibi sanatçıların çıkardığı müzik.


İster Kendrick’in bahsettiği sistematik ırkçılık olsun ister Freddie’nın bahsettiği uyuşturucu ve suç dolu sokak hayatı olsun ister Nas’ın bahsettiği New York’ta hayatta kalma mücadelesi olsun, bizlerin bu konuları gerçek anlamda “anlayamayacağımızı” söylemek pek de yanlış değil. Bazılarımızın bu konularla alakalı belirli yaşantıları olmuş olabilir veya doğrudan içinde olan insanlarla hayatımızın belirli noktalarını paylaşmış olabiliriz fakat bu noktada müziği anlamanın gerçekten ne demek olduğunu sorgulamak gerekiyor. Birçok insanın görüşünde sanatı anlayabilmek için söz konusu sanat eserinde kendinden bir parça bulabilmek gerekiyor. Sadece bu durumda sanatçının aktarmak istediğini özümseyebilir, belki üzerine düşünürken kendimizden bir şeyler katabiliriz. Buna cevaben, ben bu sanatı bir film izler misali o deneyime şahit olmak için tüketiyorum, denilebilir. Fakat bu cevabı verirken sanatçıların bizleri “entertain” etmek amacıyla müzik yaptıkları varsayımı oluşuyor ve bu varsayımı bahsedilen mc’lerin geneline yaymak oldukça zor. Çoğunun açıklamalarında merkezdeki amacın, kendi gibi olan insanlara bu yaşantının neler doğurabileceğini veya farkında bile olamadıkları ama hayatlarında var olan sorunları aktarmak olduğunu görüyoruz. Hatta bunu çok daha uç noktalara götüren Noname, radikal ve oldukça da eleştirilen bir hareket ile, müziğinin çoğunluk olarak beyaz kesimler tarafından tüketildiği için rap’i bırakmaya karar verdi.

Bu noktada tartışmalar içerisinde rastladığım ve üzerine düşünülmesi gereken bir konu olduğuna inandığım bir yaklaşımdan bahsetmek istiyorum. Noname’in bu hareketinin ırkçılık olarak nitelendiren bir kitle oluştu. Buna cevap olarak ise “ırkçılık” kavramının sadece beyazlarda olabileceğini söyleyen argümanlar vardı. Şimdi, bunun ilk okuduğumuz anda direkt saçmalık olduğunu düşünebiliriz fakat temelinde yatan sebep üzerine kafa yormaya değer aslında. Irkçılık; tarihsel anlamda incelendiğinde ve çoğunluğa indirgendiğinde beyazlar tarafından birbirinden farklı oldukça fazla topluma uygunlanmış, Malcolm X’in yaptığı tanımla, biz zihinsel hastalıktır. Eğer ki bu hastalık beyaz toplumlar tarafından dünyaya tanıtıldıysa ve uygulandıysa, siyahi bir insana gerçekten ırkçı denilebilir mi? Üzerine düşünülmeye değer.

Peki eğer rap müziği tam anlamıyla kavrayamıyorsak, o halde neden tüketiyoruz? Elimden geldiğince objektif tutmaya çalıştığım bu yazıda burdan sonra kendi düşüncelerimden bahsetmek istiyorum. Önceden, sanat tüketme sebebimizin, takdir etme ve beğenme sebebimizin onda kendimizden bir parça bulabilmemiz olduğunu düşünüyordum. Karşımızdaki eserleri, sadece onlarla bir his paylaşıyorsak beğenebileceğimize inanıyordum. Yazının başlığında yer alan soru üzerinde fikirlerimi olgunlaştırınca ise, şahsım adına, hayatıma bilmediğim bir perspektif katmak için dinlediğimi anladım. Rap müziğinden elde ettiğimiz deneyim aslında bu sanatı belirli noktalarda anlayamadığımız için bu kadar değerli. Bilmediğim konseptler hakkında bilgi edinmek ve çevremize farklı yaklaşmama sebebiyet vermek rap’i bu denli önemli kılıyor. Son olarak ise, her insanın kendisine kattıklarının farklı olması sanatı vazgeçilmez bir noktaya yerleştiriyor. Gözümde, her insanın bu dünyaya katacak değeri var ve sanat ise bunun en saf aracı.