25 Ağustos 2020

Tek Yıl - 2 Mixtape, 1 Albüm; Boldy James

Her meslek grubunda olduğu gibi, müzisyenlikte de dönem dönem performans artışları gözle görülür hale geliyor. Rap müzikte her yıl bir veya birkaç sanatçının spor terimlerinde konuşacak olursak MVP, yani en değerli oyuncu, statüleri gösterdiğini görüyoruz. Örnek vermek gerekirse 2015’te Drake ve Future, 2018’de Pusha T ve Travis Scott gibi isimlerin gösterdikleri performanslar onları o yılların en değerli oyuncuları yapmıştı. 2020’deyse ana akım müzik, en azından rap müzikte, daha önce olmadığı kadar etkisiz eleman konumunda. Bu sene, şu ana kadar, büyük ve saygın isimlerden çıkmış ticari açıdan büyük albüm veya single’lar bir elin parmağıyla sayılabilecek durumda. Durum böyle olunca biz rap severler gözlerimizi yeraltı rap müziğe iyice dikmiş durumdayız. Peki yeraltında bu senenin en değerli oyuncusu olmaya bir aday var mı? Yine spor terimleriyle konuşursak üst üste üç kez şampiyon olmak anlamına gelen three-peat ünvanını bir İnternet fenomeni yüzünden elinden kaçıran Boldy James bu sorunun en olası cevabı.

James Clay Jones III veya sahne ismiyle Boldy James, Atlanta’da doğmuş fakat tüm ömrünü Detroit’te geçirmiş bir polis çocuğu. Anne ve babasının henüz 7 yaşında ayrılmasından sonra gençliğini ve muhtemelen mevcut hayatını da sokaklarda geçiren Boldy James, rap müzikten önce hayatını kokain ağırlıklı olmak üzere uyuşturucu satıcılığı yaparak kazanan ve çetecilikle bağlantısı bulunan biriydi. Aktif müzik kariyerine 2009’da başlayan James, iki mixtape sonra ilk stüdyo albümü My 1st Chemistry Set’i The Alchemist ile 2013’te çıkarttı. Bir yıl sonra 2014’te ise Nas’ın kurduğu Mass Appeal’ın ilk anlaşma imzaladığı sanatçılardan biri olmayı başardı.

Peki 2020 Boldy James için ne kadar iyi geçiyor? Boldy James şubatın ilk haftasında ikinci stüdyo albümü The Price Of Tea In China’yı tıpkı ilk stüdyo albümündeki gibi Alchemist ortaklığında çıkarttı. 2019’da yine beraber çıkarttıkları BOLDFACE EP’den sonra tekrar kolları sıvayan ikili, The Price Of Tea In China ile 2020 rap sahnesinin en iyi işlerinden birini çıkarttılar. Alchemist’in, ne kadar usta bir crate-digger olduğunu tekrar gözler önüne seren sample’larını Boldy James’in karanlık ve tok sesine uygun seçtiği, 12 şarkının da birbirleriyle ve temayla bütünleştiği ve Boldy James’in sürükleyici sokak hikayelerini anlattığı albüm, minimalist denilebilecek bir yapıda. Alchemist’in işi sample looplarına ve üstüne dizdiği tekrar eden perküsyona bıraktığı prodüksiyonda Boldy James yarı soyut yarı somut söz yazımının yanında dinleyiciye çok bir şey sunmadığı, tekrar eden ve tahmin edilebilir aktarımıyla rap yapıyor. Bu arada yanlış anlaşılmasın bence Boldy James’in aktarımı oldukça doyurucu ve karizmatik.

Albümde Giant Slide, Scrape the Bowl, Slow Roll gibi çarpıcı, sert ve 90’lar New York tozluluğunda parçaların yanı sıra Grey October ve Surf & Turf gibi huzur verici karanlıkta laid back parçalar ve Carruth, Pinto gibi mafioso rap şöleni işler de bulunuyor. Run-Ins’i ne zaman dinlesem aklıma tek bir soru geliyor “Bu altyapıda Ghostface Killah ve birkaç Wu Tang Clan üyesi neler yapardı?”. Albümün son çeyreğinde Alchemist’in kullandığı ve birkaç ay sonra Freddie Gibbs ile çıkardığı Alfredo’da da sıklıkla kullanmaya devam ettiği, gitar sample’ları es geçilemez seviyede güzel. Albümdeki konuklar da çorbadan tuzlarını esirgememişler. Vince Staples, Benny the Butcher, Freddie Gibbs ve Dilated Peoples’tan tanıdığımız Evidence verse’leriyle bu albümde ıskalamıyorlar. Boldy James ise Alchemist’in yenilemez prodüksiyonuna neler katıyor?

Katil soğukkanlılığıyla anlattığı ve sözlerinde detaylara inmekten çekinmediği çarpıcı sokak hikayeleri bu albümde Boldy’nin başarısının en büyük örneği. Giant Slide’da bir adamın hikayesini “Now he out in Memphis, Tenn., future looking bleak/It took a week, but when they caught up to him, he got put to sleep.” şeklinde anlatırken eminim stüdyoda gözünü bile kırpmamıştır. En sevdiğim parçalardan Surf & Turf’ten “Overlord status, I be slummin’ / My son think that I don’t love him, he don’t know his daddy thuggin’ / Said, “I been out here since a youngin’” / Runnin’ up a check, thumbin’ stuffing hundreds in that Drummond” sözleriyse içten ve direkt yazılması bir yana Boldy James’in tarzını özetler nitelikte, Detroit’te yaşayan siyahi ve başı beladan ayrılmayan bir uyuşturucu satıcısının grimey sokak rap’i, tıpkı günümüz doğu yakası yeraltı sahnesindeki gibi.

Manger On McNichols

The Price Of Tea In China’dan tam beş buçuk ay sonra temmuz sonlarında Sterling Toles eşliğindeki yeni mixtape’i Manger On McNichols ile dönen Boldy James, The Price Of Tea In China’nın aksine çok daha deneysel ve çok daha içe dönük. İkilinin çalışmalarına 2007’de başladığı mixtape, prodüksiyonda tam bir gövde gösterisi yapıyor. Jazz Rap olarak nitelendirmeye çalışılsa da tam olarak belli bir tanımlamaya sıkıştırılması çok zor bu albümde prodüksiyonu üstlenen Sterling Toles dark jazz ve hip hop elementlerini aynı potada eritiyor. Projeye başlarken Boldy James ile Toles arasında “Jazz olsun, rap olsun, gangsta olsun ama senfonik bi atmosferde yapalım, deneyelim işte bir şeyler.” gibi bir diyaloğun dönmüş olması muhtemel. Albümdeki perküsyonun canlı kaydedilmiş olması muhtemel, böyle olunca kasti yapılmış özensiz mixing ile albüm canlı bir müzik deneyimi yaşatıyor. Boldy James’e gelecek olursak, The Price Of Tea In China’ya göre çok daha agresif ve gangsterken bir yandan da kendi iç dünyasını çok daha açık bir şekilde dinleyene yansıtıyor.

Söz yazımındaki tavrı bana ufaktan Tupac’ı anımsattı dersem saçma olmaz umarım. Mıddle of the Next Month şarkısında avangart bir atmosferde jazz enstrümanlar ve vokal sample’lar yükseklerde bir harmoni yaratırken “Somebody gotta die, ’til I’m captured, I’ma prey / On your mommy and your pa, tell him “Happy Father’s Day” / Tell ’em “Happy Kwanzaa”, tell her “Happy Mother’s Day” / Tell her “Happy Hanukkah” before I blow your fuckin’ brains” diye rap yapması ve Mommy Dearest (a eulogy) parçasında Biggie’nin Suicidal Thoughts’unu interpole etmesi albümün tanımlayıcı noktalarından.

Son olarak Boldy James Manger on McNichols’un üzerinden daha bir ay bile geçmeden geçtiğimiz günlerde Griselda etiketi altında ilk projesi olan Versace Tape’i çıkarttı ve böylece arasının çok iyi olduğu Griselda ekibine resmi olarak katılıp katılmayacağına dair dedikodulara son noktayı koydu. Ayrıca projeyi Vine zamanlarında internet fenomeni olmuş ve sonrasında bu yıl Westside Gunn’ın Pray For Paris’inde çalışarak prodüktör kariyerini alevlendirmiş Jay Versace ortaklığında çıkarttı. Yazı başında da dediğim gibi, Jay Versace Boldy James’in bir yılda üç muazzam albüm çıkartma gibi bir istatiğe ulaşma şansını elinden aldı. Boldy James bahsi geçen diğer iki albümdeki performansının altına düşmeyip gayet başarılı olmuşken Jay Versace sosyal medyasında paylaştığı renkli ve eğlenceli videoların tam aksine sıkıcı ve uyku getiren tek düze altyapılarıyla Versace Tape’i bir daha dönüp dinlemeyeceğim bir hale getirmiş. Albüm hakkında keşke bunlardan daha fazla diyebileceğim bir şey olsaydı fakat yapılan iş ortada.

Versace Tape canları sıksa bile en başta kullandığım ve bu yazıyı üstüne kurduğum argümanın arkasındayım. Boldy James 2020 bittiğinde aksi bir şey olmadığı takdirde yılın en değerli oyuncusu olmuş olacak, gidişat öyle en azından. Altı aylık bir süreçte iki muazzam ve sound olarak birbirinden çok uç noktalarda olan proje yayınlamak her babayiğidin harcı değil. Haydi Versace Tape’e de Boldy James’in Griselda imkanlarında neler yapabileceğine dair geleceğe umut beslememizi sağladığı için biraz kredi verelim.