10 Ağustos 2020

OTOSTOPÇUNUN LO-FI RAP REHBERİ 2: OLAĞAN ŞÜPHELİLER

Hatırlayacak olursanız bu yazı serimizin ilk bölümünde New York kökenli rap kolektifi olan sLUms ve rap için oluşturmaya çalıştıkları loop ağırlıklı, jazz ve lo-fi melodilerini harmanlayan, dinleyiciye hipnotik ve rüya halini anımsatan bir müzikal atmosfere sahip alt türden bahsetmiştik. Bugün bu kolektife çabaları ile destek veren, benzer melodilerle aralarında özellikle bazılarının yeraltı sahnesinden hızlı yükselişler yaşadığı birkaç ismi tanıtmaya çalışacağız. Hazırsanız bu genç vizyonerlerle tanışalım:

Earl Sweatshirt

Artık modern rap sahnesinde önlenemez bir alternatif güç olan Earl, teknik yeteneği ve umarsız kafiye şemaları ile takdirini kazandığı insanları Quest/Power teklisi ve Solace EP ile dönüşümüne hazırladı ve Doğu Yakası lo-fi rap akımının hala çıkardığı en büyük- ve tartışmalı- proje olan Some Rap Songs’u çıkardı. Bu yazıda adını okuyacağınız hemen hemen herkes ile çalıştı ve kendisinin fan kitlesinin onlara açılmasını sağladı.

Cities Aviv

Hipnagojik altyapı stilleri ve prodüksiyondaki sample kullanımında kasten yapılan “glitch”lerin kullanımının öncülüğünü üstlenmiş, önceki işleri ile kendisinden sonra bu akımın içinde bulunan prodüktörleri etkilemiş bir isim.

Standing On The Corner/ Slauson Malone


Wynton Marsalis efsanevi bir jazz müzisyeniydi, hatta kendisi Pulitzer kazanan ilk jazz sanatçısıydı fakat avangard jazz ile hip-hop/rap müziğine katlanamıyordu. Kendisi bu konuyla ilgili şu sözleri sarf etmişti: “Benim sözlerim o kadar güçlü değil.İlk kez 1985’te kaltaklar, fahişeler ve zencilerden bahseden bir müziğimizin olmaması gerektiğini düşündüğümü söylemiştim. Söyledim. Tekrar ettim. Hala da tekrar ediyorum. Bana göre bu siyahlar için bir Robert E. Lee heykelinden bile daha zarar verici.”

İyi haber: Oğlu da müzisyen oldu. Kötü haber: Oğlu avangard jazz ve enstrümantal rapi olabilecek en acayip porsiyonlarda bükerek kombinleyen ses kolajları yaparak hayatını geçiriyor. Jasper Marsalis’in hem Slauson Malone olarak hem de Gio Escobarla birlikte “Standing On The Corner” olarak başardığı bazı müzikal projeler dinleyiciye “daha önce gerçekten de buna benzer hiçbir şey dinlemedim” dedirtecek şekilde. Red Burns; beat kuşağını kıskandıracak bir cüretkarlık, özgürlük ve politik duruş ile sample kullanımına ve soyut yazımına sahipken- yakın gelecekte bu albümden tarihin en iyi işlerinden biri olarak bahsedeceğimiz hakkında gereksiz aşırılıkta bir inancım var- Slauson Malone’un solo projesi A Quiet Farwell’de Amerika’da siyahi olmanın sanki hepsi tek bir şarkının fragmanıymış veya jazz doğaçlamalarıymış gibi hissettiren akışkan, sınırları belirsiz, kasti olarak kusurlu ama son derece samimi bir şekilde anlatıldığı bir şarkılar ve sesler bütünlüğü karşımıza çıkıyor. Slauson Malone, sLUms kolektifinin açık ara en soyut ve kalıplara en meydan okuyan sanatçısı.

Sevgili okur, size bu yapımların eşsizliğini gerçekten daha tanımlayıcı veya betimleyici olarak aktarabilmeyi isterdim fakat sizden bu noktada isteğim bu yapımların “gerçek anlamda anlamlandırılması için bizzat tecrübe edilmesi gereken” işler olduğunu söylediğimde bana güvenmeniz.

Medhane

Brooklyn sakini Medhane, müziğinde Ka ve Roc Marciano’yu ilham olarak gösteriyor, müziğin kendisine baktığımızda da bunu görmek zor değil: kalın ve duygu yükü bakımından nötr bir ses tonu, boşluklu ve soğuk altyapılar, mesafeli ve ardı ardına gelen kafiyeler. Ba Suba Ak Jamm isimli 13 dakikalık projesinde daha kaotik ve hareketli altyapılar üzerine rap yapan Medhane’in prodüksiyonu, pürüzlerinden ve yüksek seslerinden sonraki projelerinden arınıp daha soul ve jazz melodisine evrilse de, kendisinin müziği her zaman sözel olarak benmerkezci, iç hesaplaşmalar, travmalar ve hayata dair çekişmeler ile dolu. İntrospektif ve kendinizle bağdaştırabileceğiniz yumuşak bir melodi istiyorsanız, kendisi her zaman sağlamaya hazır. Şarkılarında genellikle nakaratın olması gereken yerleri altyapıdaki müzikal sololarla doldurması da müziğine ayrı bir yalnızlık ve yalıtım katıyor. Arada oldukça tok ses tonunu yarı mırıldanma halinde kullanması da cabası

Hangi projeleri dinlenir: Ba Suba Ak Jamm, Cold Water, Own Pace
Hangi şarkılar tanımlayıcı: Affirmations #1, Looking 4 Runtz, DeyShootin, Truth& Soul, I WAS JUST IN THE MARA

Medslaus

Medhane ve Slauson Malone’un bir albümlük ortaklıklarının ismi. Bu rönesansın çıkarmış olduğu en güçlü albümlerden birisi.
Albüm: Poorboy
Öne çıkan şarkılar: Dirt, 5 02, Maria, 8 24

Navy Blue

Kısa süre öncesine kadar Navy Blue isminde biri yoktu. Hatta kısa süre öncesine kadar Navy Blue olmayan bir müzisyen bile yoktu. Onun yerine Frank Ocean’ın şimdiden modern klasik haline gelmiş “Blonde”unda iki şarkıda yazarlık kredisi olan, Supreme markasının yıldızı, kaykay dehası Sage Elsesser vardı. 2015’te Soundcloud’a ilk müzik denemelerini koyduğunda kendisi çiğ, neredeyse hitabet şekline varan ve kendini bulamamış bir amatördü. Sonrasında çeşitli düet performanslar, prodüktör Black Noi$e( kendisi bu ay albümünü çıkarıyor) işbirliğinde muhteşem bir EP, ve Doğu Yakası yeraltı sahnesindeki çeşitli isimler için prodüksiyon görevlerini üstlendikten sonra kendisi 2020 itibarı ile bu akımın en gelecek vaat eden isimlerinden. Şüphesiz depresyon, babasının yabancı kimliğinden ona aktarılan kuşaksal acılar ve melankoli, müziğinin çok önemli bir parçası, şayet şarkılarının çoğu neredeyse monolog gibi geçiyor ve hiçbir zaman üç dakikayı bulmuyor, şarkı bittiğindeyse kendinizi “acaba bu şarkıyı yazarken veya söylerken ağlamış mıdır?” gibi abuk bir sorunun içinde buluyorsunuz. Bunun sebebi kendisinin sesinin ve altyapılarının bu akım içerisindeki temsilciler arasında en bulanık, en boğuk, en kısık çıkması. Black Noi$e ile ortak projeleri “Soul Golden” özellikle Earl Sweatshirt’ün Some Rap Songs’da oldukça fazla içine girmeye çalıştığı melodik atmosfere alışmak için oldukça hazmı rahat ve keyifli bir giriş. Kendisinin Earl’e bir diğer benzerliği çoğu zaman duygu ve düşüncelerini oldukça dışa vurması fakat bu dışavurumu olabildiğince dolaylı ve şiirsel, imgelemli bir üslupla vermesi. Bu onun oldukça fazla alt tür melodisinde iş yapabilecek çok yönlü bir MC olmasına imkan sağlayan bir özellik. Kendisi şimdiden Ka, Mach Hommy, Earl Sweatshirt gibi alternatif sahnenin nispeten büyük isimlerinden destek gören bir isim. Gelecekte Navy Blue ve müziği için sadece iyi şeyler var.

Hangi projeleri dinlenir: Soul Golden (soundcloud), gangway for navy(soundcloud), ada irin
Hangi şarkılar tanımlayıcı: One Go, All Three, Higher Self, With Sage, In Good Hands (şimdiden senenin en iyi albümlerinden birinin içindeki en iyi parça), GHOST( Earl Sweatshirt düeti), North Bridge

Pink Siifu

Neredeyse MIKE kadar erken vakitte bu hipnotik rap alt türünün örneklerini vermeye başlayan Siifu, gerçekten hayret edilesi bir sanatçı kişilik. Hesaplamalar doğruysa şu ana kadar 46 projesi olan sanatçı, özellikle 2010ların başından itibaren ambient’ten tutun noise müziğe kadar her türlü müziği birbirine çorba ederek birbirinden özgün deneylerle kendine özgün melodiyi yakalamaya çalıştı. 2018’De “ensley” projesi ile bunu başardı denebilir. Ensley, neo-soul türünün dev isimlerine yapabildiği her yerde şapka çıkartan, dualarını eksik etmeyen, son derece anti kapitalist ve pro-siyah bir adamın kesitlerinden oluşuyor. Kesit kelimesini özellikle kullandım çünkü albümün tamamı kulağa “bitmemiş” geliyor. Şarkılardaki “bitmemişlik” hissiyatını Siifu eski film müziklerinden çok sevilen hip hop baladlarına kadar örneğini aldığı her şeyi bulanıklaştırarak tespit edilemez hale getirerek oluşturuyor. Sonunda da elimizde knxwledge’ın prodüksiyonuna aşk mektubu niteliğinde yapılmış muazzam lo-fi şarkı snippetleri, diyalog halindeki interludelar ve Siifu’nun sesinde ve dualarında saklı daha nice gizem kalıyor. Diğer işlerinde ise daha… farklı Siifular mevcut.

Hangi projeleri dinlenir: NEGRO (bu dinlemesi en zor rap albümlerinden biri, tarihte rakibi neredeyse yok bu konuda), ensley, Black Sand
Hangi şarkılar tanımlayıcı: stay sane, pray everyday, Skatiiin, Labor Day, Black Ice

Caleb Giles

Standing On The Corner’ın saksafoncusu ve kendi başına da bir artist. Şarkılarında “chill”, Tyler The Creator’ın yeni dönem işleri ile sLUms’ın jazz melodili uyuşukluğu arasında bir rap performansında kalıyor. Son projesi Under The Shade oldukça kulağı yakalayan ve tekrar tekrar dinlenilebilen bir iş.

Mavi

Mavi, Howard Üniversitesinde nörobilim ve psikoloji çift anadalı yapan ve boş zamanında varoluşsal sorular sorarak rap yapan biri. Zihin, vücut ve ruh arasındaki boşlukları(bunları toprak, ay ve güneş olmak üzere üç farklı sembol ile özdeşleştirmiş) birleştirmek ve “siyah-taraftarı” müzik yapmak için rap yapan MAVI’nin genç yaş felsefi yaklaşımı, çağdaşları Earl Sweatshirt ve MIKE gibi isimlerle haklı olarak benzerliklerini ve karşılaştırmalarını uyandırıyor. Fakat MAVI’nin üslubu ve rap yapma biçiminde diğer iki isme göre kulakla duyulur bir heves ve tutku farklılığı var- sanki diğer ikisini uyandırıp adrenalin iğnesi vurmuşsunuz gibi geliyor kulağa ara sıra-, örneğin Self Love’un beat değişiminden sonraki kısmı direkt olarak bir duygu patlamasının sözlere yansıması, bir bilinç akışı şeklinde gerçekleşiyor ki albümün diğer öne çıkan muhteşem parçaları Daylight Savings ve Sense de bu ritim/kafiye ile katmanlı anlam/duygu çağrışımı dengesinde işliyor. Kendisi yaptığı şarkıları “ben okumanız gereken şarkılar yapıyorum” diyerek tanımlıyor, ve buna uygun olarak da albümünün tüm parçalarının sözlerini web sitesine koymuş. Let The Sun Talk, kendini kabullenmiş ve hayata anlam katmayı görev edinmiş bir gencin oldukça etkileyici çıkış albümü.
Dinlenmesi gereken proje: Let The Sun Talk
Hangi şarkılar tanımlayıcı: Chiasma, Daylight Savings, Facta, Self Love, EL TORO COMBO MEAL

Maxo

Mike, Medhane, Earl Sweatshirt gibi isimlerle işbirliğinde bulunmuş bir isim. Daha geleneksel rap teknikleri ve beatleri lo-fi estetikleri ile birleştirmekte oldukça başarılı olduğu için ilk dinlemede alışması/beğenmesi en kolay sanatçılardan bu akımın arasında.

Hangi proje dinlenir: LIL BIG MAN
Hangi şarkılar tanımlayıcı: WHOLE WORLD, Time, Strongside, No Love, In My Penny’s

Ovrkast.

Ovrkast’in soyut hip hop ve lo-fi anlayışı çağdaşlarından biraz daha ayrılıyor. Kendisi King Krule-vari indie/alternatif müziğin kullandığı şekillerde kullanıyor lo-fi soundunu; bunu da yumuşak, şeffaf ama dinleyicisi üzerinde trans etkisi yapmak veya deneyselliğe çok kaçmak istemeyen şekilde yapıyor. Kendisinin Feet of Clay ve Let The Sun Talk gibi albümlerde prodüksiyona dokunmuşluğu var, kendi albümü Try Again de bu albümlerdeki umut, mutsuzluk ve kendini keşfetme gibi konularla ilgilenen bir proje. 22 yaşındaki sanatçı, projeyi “hayatın bir daireden ibaret olduğunu anlama ve büyüme üzerine bir bilgilenme” olarak tanımlıyor.

Hangi şarkılar tanımlayıcı: Face, Casualty, 2 Minute Bars, Church

Lojii

Kendisinin iki oldukça iyi albümü Lofeye (daha karanlık ve erken dönem Ka albümlerindeki atmosfere sahip minimalist prodüksiyon) ve lo&behold( R&B ve Neo-Soul ile flörtleşen minimalist prodüksiyon) ile bu akımın estetiklerine yakın işlerde bulunan bir sanatçı olsa da ben yarı- anaakım bir sanatçı (Mick Jenkins ile Isaiah Rashad arası bir bant diyelim) olmasının bir noktada kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
Hangi şarkılar tanımlayıcı: u callin’ me , each day (i pray for), bananos, spook who sat by da door