24 Temmuz 2020

Z-Raporu - 24 Temmuz

Z-Raporu, hafta boyunca kulağımıza çarpan işler üzerine yazıp çizdiğimiz bir haftalık saha raporu.

Logic – No Pressure

Yiğit Mustafa Tayran – Logic, sevenlerinin yıllardır beklediği Under Pressure/TITS kalibresinde bir albümle emekli oldu. Kariyerini 4 yıldır çıkaramadığı başarısızlık çukurundan eski ve herkesin sevip benimsediği stiliyle yaptığı No Pressure sayesinde çıkarmış olabilir. Harika soulful No ID beatleri ve fast rap takıntısını bir kenara koyup tatsız şakalarını büyük ölçüde azaltmış bir Logic. Tekrar sevdiğimiz Logic olduğu için mutluyuz.

Batu Kaan Dilaver – Açıkçası rapte “emekli olma” olayına inanmayacak kadar bunu açıklayan ve sonra geri dönen sanatçı gördüm, o yüzden şüpheci yaklaşıyorum ama Logic’in iddiaya göre final albümü No Pressure hakikaten dinleyene sanatçının emeklilik albümüymüş gibi geliyor. Bu albümü önceki albümlerinden açık ve net daha iyi yapan iki şey NO ID ile çalışmaya geri dönmüş olması( baya ince işçilik bir prodüksiyon var albüm boyunca) ve söz yazımında önceki albümlerindeki kadar teknik olmaya çalışmaması. Bu albümdeki lirikler artık büyümesi gereken bir bebeği olan, ruh sağlığını korumaya çalışan, piyasada ve hayatında iyiyi ve kötüyü görmüş bilinçli bir adamdan geliyor. Eski albümlerine yöneltilebilecek “ilham aldığı kişilere müziğini çok benzetiyor” eleştirisi burada da yapılabilir, şahsen bazı şarkılardaki J Cole sıkıcılığı ve monoton üslubu olsun, diğerlerinde OutKast ve Black Thought stillerine referans performanslar olsun, Logic yine de ona büyük bir kitle kazandıran işlerinde yakaladığı öze en çok bu albümde yaklaşıyor.

Gunna – WUNNA Deluxe

Yiğit Mustafa Tayran – Gunna, WUNNA deluxe ile albüme pek bir etki edemiyor. Beatler aynı atmosferik ve akustik kafada, Gunna bildiğimiz gibi ve Future, Young Thug, Lil Uzi Vert, NAV gibi konuk sanatçılar iyi iş çıkartmış. Yılın en iyi trap albümlerinden biri WUNNA’nın deluxe versiyonunun bu duruma herhangi bir eksisi veya artısı olmamış.

Lupe Fiasco – HOUSE

Batu Kaan Dilaver – Lupe Fiasco’nun gösterişçiliği ve müziğine “yüksek sanat formu” olarak bakıyor olması bize yeni veya yabancı bir durum değil. Tetsuo&Youth albümünde sonra artarak dikkat çeken bu estetik HOUSE EPsinin albüm kapağından tutun Virgil Abloh işbirliğinde, ondan da ziyade Kaelin Ellis’in ambient/electronic ağırlıklı denebilecek altyapilarinda da mevcut. Bu altyapıların Lupe’nin nispeten daha soyut konularda rap yapmasına ve ses tonuna elverişliliği oldukça kulağa çarpan bir durum. DINOSAURS muhteşem bir şarkı. Senenin en iyilerinden. Keza SHOES da öyle ama özellikle DINOSAURS dinlerken kendinizi tutamayıp gülümseyeceğiniz kadar zarif ve akıl dolu bir şarkı yazımının-diğer şarkılar da bu konuda çok aşağıda kalır değil- ürünü. HOUSE 5 şarkıda insanın Lupe algısı veya beklentisini değiştirecek pek bir şey başarmıyor fakat oldukça sağlam ve-umarım ki- enstrümantasyonu, akustiği oldukça keyifli bir albümün bir habercisi gibi duruyor.

Curren$y& Harry Fraud- The Outrunners

Batu Kaan Dilaver – Eğer siz de yıllar boyu kendisinin prodüktör etiketini French Montana şarkılarında duymaktan önyargıya kapıldıysanız, lütfen geride bırakın, çünkü Harry Fraud bu Curren$y işbirliğinde oldukça güzel sample bazlı beatler hazırlamış. Bu samplelar altyapısal olarak normalde pek bana hitap etmeyen Curren$y’nin flow ve delivery gibi teknik yönlerini oldukça destekleyen yönde. 9 şarkı ve 24 dakikadan oluşan bu proje, rapin en underrated ve istikrarlı üreticilerinden birinin kataloğunda yeni bir parlak nokta.

Earl Sweatshirt – FEET OF CLAY (DELUXE)

Yiğit Mustafa Tayran – Earl Sweatshirt Feet of Clay albümünün deluxe’üne iki yeni parça ekliyor. Biri geçtiğimiz aylarda çıkarttığı Maxo yardımlı WHOLE WORLD, diğeriyse yükselen yetenek Navy Blue’nun konuk olduğu GHOST. Feet of Clay’e nazaran daha az karanlık denilebilir parçalar albümün tozlu ve minimalist temasına iyi uyum sağlıyor. GHOST altyapısı uzun zamandır Earl’in üzerine rap yaptığı en iyi altyapı.

Dos Monos – Dos Siki

Batu Kaan Dilaver – 2019’da Dos City ile hafif bir rağbet gören Japon hiphop üçlüsünün 4 şarkılık projesi, bulaşıcı ve enerji dolu, dinleyiciye “bu şarkıyı yaparken aşırı eğlenmişler” hissiyatı veren performanslar ve küresel rap sahnesinde karşılaşabileceğiniz en ilginç altyapıların(bknz. “Estrus”) birleştiği yerden doğuyor. İkinci tam uzunluktaki stüdyo albümlerini dört gözle beklemek, veya kendinizi rap müzikte oldukça egzotik bir alternatifle tanıştırmak için süper fırsat.

Ski Mask the Slump God – Burn the Hoods

Yiğit Mustafa Tayran – Ski Mask the Slump God, dönüşünü Burn the Hoods ile polis şiddetine değinerek yaptı. Şarkının tüm enerjisi eski Soundcloud günlerini anımsatıyor. Beat seçimi, flow ve delivery ise rastgele herhangi bir Ski Mask şarkısıyla aynı. Stokeley ile bir nebze kendi kimliğini oluşturmaya başlamış Ski Mask the Slump God, aynı şekilde devam edebilir mi sorusuna 2 yıldır yanıtsız bırakıyor bizi.

İmpala – İz

Cenk Durlu – Takip edenler bilir ki İmpala benim için son düzlükle beraber kaleminin kalitesi belli bir MC. Başlat butonuna bastığımda lirikler konusunda pek tereddütüm olmuyor, İz ise yakın zamanda yayınladığı Son Dakika, Boşuna Mı, Zamanı Geri Ver gibi işler arasında benim adıma en sivrileni oldu. Fastfood müziğe inat üzerine düşünülmüş anlatımların bir yerlerde yaşamaya devam ettiğine inanmak istiyorsanız İmpala listenizin yukarılarında olmalı.

Şiirbaz & Eyla – Taksimetre

Cenk Durlu – LoFi sınırlarımızdan içeri girdi diyebiliriz sanırım. Taglerde Şiirbaz yazılmasına rağmen -yeni ismiyle Şiir!- prodüksiyonu üstleniyor. Eyla’yı bir çok kişi gibi ben de ilk defa dinledim ve müthiş tatmin olmuş halde ayrıldım, Chill ve acelesi olmayan bir 2 dakikaydı, Şiir’in yeniden doğuşu için güzel bir Referans noktası olmuş, Eyla ise geleceğe dair takip edilmesi gereken bir isim

Seçkin Türk & Server Uraz – Düşüyorum Hesabı

Cenk Durlu – Mualif Matem ya da Gerçek ve güncel sanatçı ismiyle Seçkin Türk’ün Epidemik’ten çıkan ve benim kulağıma gelen 2. parçası (ilki Mert Şenel düetiydi) Server Uraz düeti oldu. Bu haftanın altyapılarında bol bol duyduğumuz üflemeli çalgılar bu parçada da ağırlığını hissettirirken bence Seçkin Türk’ün vokalini ve sesini en öne çıkardığı parça bu olmuş. İkilinin uyumu da şahane, Server Uraz açısından da parçanın geçtiğimiz haftalarda çıkan Kanat ortak çalışması “Yokuşlarında” parçasının bir ters-yüzü olduğunu hissettirdi. Benzer vokal kullanımından dolayı iki parça arasındaki Sabah-Akşam hissiyatı oldukça keyifliydi ancak ben bu parçayı listeye aldım sanırım.

Der Kolibri & Zac Bronski – halb2

Cenk Durlu – Prodüktör kimliğiyle Alman yeraltında saygı duyulan isimlerden Zac Bronski’nin Kolibri ile çalışması “Gestern nacht hat es geregnet und der Putz kam von der Decke” isimli EP’sinin en sivrilen işiydi, bu arada yazmadan geçemeyeceğim EP’nin ismi nasıl uzun ya öyle, EP’nin ismindeki kadar sözcük içermeyen Türkçe Rap parçaları dinliyoruz resmen… Neyse, Kolibriye oranla aşağılarda kalan çalışmanın süperstarı bence prodüksiyonu ile Bronski olmuş. Chill ve Alman, tam bir WTF? çekip keyfine varılmalık iş.


Haftadan kulağımıza takılan işler bunlardı, hepsini topluca dinlemek için Spotify listesi aşağıda, iyi dinlemeler 🙂