30 Haziran 2020

En iyisi değil; Saian & Karaçalı - Battle Royal

Saian & Karaçalı – Battle Royal… “Yani Türkçesi Batoru Rowaiaru. Sisli havaların dindirilemeyen albümü. Albümde hayata dair dokunuşlar, yaşanmışlıklar, keşmekeşlikler pişmanlıklar, yaşam adına bilgelikler çiçekler böcekler bekleyenler şüphesiz gaflet içindedirler

Ben demiyorum, Saian 6 Nisan 2009 tarihli Myspace gönderisinde diyor [link]. Türkçe Rap’in ekol albümü olduğunu söyleyen de var, baştan sona şehir efsanesine dönüştüğünü savunan da. Güçlü, keskin ve agresif bir albüm, ancak bu denli övülmesi kesinlikle yarattığı fırtınanın bir getirisi.

Zira albüm bol yaylı ve bağlamalı sampling ile agresif vokalleri birleştiren Kutsal, Safkan Afgan, Battle Royal gibi parçalar ile yükseliyor zihnimizde. Daha önceleri Türkçe Rap’in orasında burasında denenmiş bu tarzı tüm bir albüme yediren ilk iş olan BR kıyameti aslında buradan koparmıştı. Bu sound daha sonraları Eskişehir’den Joker ve Allame ile piyasa içinde sirkülasyonuna devam etse de, günümüzde artık neredeyse duymadığımız bir tarz. Belki de sadece bu yüzden bu kadar ikonik, BR sonrası Eskişehir’in başını çektiği Rap sahnesinin bu sound ile geçirdiği en az 5 yılla beraber rahatça Battle Royal’in sonraki 10 yıla etki ettiğini söylemek mümkün.

Alametifarikası; Agresiflik ve Tutku

2020 yılında, albümün çıkışından 11 yıl sonra albüme bakıldığında “nostalji etkisi” gözlerden kaçmıyor. Oldukça kötü yaşlanmış (özellikle Saian verseleri). Birbirleriyle alakası olmayan barlar bir noktada dönemin Rap yazımını temsil ediyor ancak günümüzde bu albüme 7 veya üstü puan vermenin “o günlere duyulan özlem” olduğuna inanıyorum. Albümdeki verse’lerin bütünlükten, mesajdan uzak dümdüz vahşiliğe odaklanan işler olduğunu kabul etmeliyiz. Şüphesiz 2005-2010 döneminde oldukça keyifli bir dinleti olsa bile, artık geçerliliğini ve kalitesini koruyamadığını düşünüyorum. Hala eski günleri anımsatıyor, hala oldukça sert. Ancak 7 üstü vermek için geçerli argümanlar bunlar olmamalı.

Saian & Karaçalı - Battle Royal

Albüm, 92 yapımı Tarantino filmi Rezervuar Köpekleri‘ni andırdı bana tekrar dinlerken. Çünkü ikisi de baştan sonra Kansporu üzerine kurulu ve ikisi de kendini bir noktada flu bir şekilde konumlandırıyor. “MC Benim, senden anca olur Emo” diye giden Mayday parçasından sonra gelen “Söz Ver” ve hızlıca gelen his değişimi de aslında bu Fluluğun – çıkmaya başlayan işin sonunun düşünülmediğinin bir göstergesi, Intro ve Interlude (haha, skit ve interlude’lar, sinematik müzik! eski güzel günler) işlerini bir kenara bırakırsak 6 parçanın kendi içerisindeki ritmi bile sonlara doğru ikilinin elinden kayıp gidiyor. 2009 için oldukça düşük parça sayısı ve korunamayan müzikal çizgi, albümün büyük bir falsosu.

Chicago Reader’ın sinema eleştirmeni Jonathan Rosenbaum’un Rezervuar Köpekleri için yaptığı tanım Battle Royal için de birebir geçerli

Rezervuar Köpekleri düz bir Maço gerilim, bize bir şey anlatmak için çabalamıyor. Ancak 99 dakika boyunca bizi kendine bağlayacak şeyler yaratıyor.

Jonathan Rosenbaum

Battle Royal ise aynı şekilde amaçsız bir hırs, agresiflik ve maçoluk ile tam olarak kapağındaki gibi ortalığı aleve vermeyi amaçlıyor.

Saian’ın Dilimizi Biliyor ve Başıbozuk ile adım adım devam ettiği ve (artık söylenmesi gereken) kendinin karikatürü olma halinden uzak verseleri ilk başta heyecan duymamızı sağlasa da, Albümün tamamında Karaçalının baskın performansı göze çarpıyor. Sanırım Saian kadar üretken olsaydı dile getirilebilirdi bu. Özellikle Safkan Afgan ve Kutsal gibi albümün üst tarafında yer alan parçalarda bu makas oldukça belirgin. “Mainstream, hey gidi Mainstream. Lağım fareleri… bugün hepsi Mainstream

Abartılar, Sanrılar ve Tat Kaçırıcı gerçekler. Saian & Karaçalı – Battle Royal ne döneminin, ne İkibin Yeraltı’nın “en iyi” “en sıkı” albümü değil.

Ancak bir noktada “en iyi” “en sıkı” albüm demek, nostalji yanılgısına düşmek ve bazı gerçekleri unutmak, kulaktan dolma bilgilerle görüş sahibi olmaya gidiyor. Bu albümün çıktığı dönem çıkan bazı albümleri sayalım isterseniz

Sansar Salvo – Seremoni Efendisi (2009 – Aynı yıl) / Farazi v Kayra – Sarhoş Palavraları ve Nahoş Nidalar (2008 – Bir yıl Evvel) / Da Poet – Selam Dünyalı (2009 – Aynı Yıl) / Dramelodi Project – Bozuk Plak ve Gramofon (2009 – Aynı Yıl) / İndigo – Jonathan Livingston (2009 – Aynı Yıl)

Birden fazla tarzda, birden fazla finansal durumdaki albümlerin üstüne “Battle Royal“i koymak bence şüphesiz bu nostalji yanılgısının bir ürünü. Zira Selam Dünyalı sound olarak bu denli sivri olmamasına rağmen Yazım ve anlatı açısından kesinlikle Battle Royal’in üstündeydi, Underground ruh ile öveceksek Seremoni Efendisi’nin çıktığı yıl zirvenin kime ait olduğu belliydi. Bu noktada kulaklarımıza çalınan “ABİ HİPHOPLİFE ÇÖKTÜ ALBÜM ÇIKTIĞINDA!” gibi şehir efsaneleri / bulanık iddialar sanırım Battle Royal çevresinde yaratılan kültün yegane sebebi.

Zira HiphopLife çöktü mü hatırlamıyorum, çöktüyse bile 2012 – 2013 gibi zar zor milyonu gören (Milyonu gören ilk iş; Sekiz. 800 900 Bin sayılarındayken Facebook gruplarında “her gün dinleyelim bir milyon olsun” diyen insanlar vardı) dinleyici kitlesinin 2009 yılında bir siteyi bir albümün çıkışıyla çökertmesi bana gerçeklikten uzak geliyor (tabii ki İMKANSIZ diyemem). Ayrıca o gün o an site çökse bile bunun yoğunluk mu yoksa başka sebeplerden kaynaklı olduğuna dair elimizde bir bilgi – kaynak yok. O yüzden bu durumu bu albüme yormak ve hatta “AĞBİ BE.. ÖYLE Bİ ALBÜMDÜ İŞTE BU” demek bana tam anlamıyla yıllar içerisinde albümün balon gibi şişmesinin tezahürü olarak geliyor.

Ancak Battle Royal kötü bir albüm değil. Bu yazıda da birden fazla kez paragraflar arasında yaratmaya çalıştığım konstrast buydu, kötü bir albüm değil ama 10 yılı aşkın süredir herkesin belki isteyerek belki istemeyerek durmadan şişirdiği, üzerine mitler yarattığı bir noktayı haketmemesine karşın, kendisinden sonrayı etkilemeyi başarmış ve döneminin müziğine oranla farklı bir noktaya yönelmiş bir işti. Döneminin en iyisi yaftası oldukça abartı ve direkt karşısında olduğum bir nokta.

Kapanış: Nerede bu Battle Royal 2?

Vakti zamanında laf arasında duyurulan BR2, Saian hem de Karaçalı fanları tarafından sonsuza kadar beklenecek, ancak Battle Royal 2 zaten aramızda. Onur Uğur & Harun Adil – Sözlü Dövüş Sanatı albümü benim gözümde olabilecek en iyi Battle Royal devamı -ya da daha uygun olacak şekilde; Ruhani takipçisi-

Bir noktada artık nostalji takıntısını, AH O ESKİ GÜNLER! BİZİM ZAMANIMIZDA ÖYLE MİYDİ BE! laflarını bırakarak yeniye dönmek elzem. Eğer Yeni olanı beğenmiyorsak hatalarını söylemek, iyileşmesine yardımcı olmak doğru olan. Her kötü yeni ile beraber eskiye sarılmak, komfor alanına koşmak oldukça kötü bir huy. Hem birey olarak bizim için, hem de Müziğimiz için.