15 Nisan 2019

Türk HipHop Kültüründe Yazılı Basın : Geleceği ve Günahları

2016 Yılında, kişisel blogspot adresimde yayınladığım yazı’nın güncellenmiş hali. 


Tunç Dindaş, Necip Mahfuz ve Teoman Karadeniz’e tekrar teşekkür ederim.

Türkiye sınırları içerisinde gelişime ve eleştiriye en kapalı kültürlerin başında gelen Hip-Hop, kabul ettiğimiz başlangıç tarihinden itibaren belli başlı süreli yayınlar gördü, bazıları kalıcı olmayı başarırken bazıları bir “Magazin”den öteye gidemedi, amaçları ve gidecekleri yolların titrekliği, beni bu yazıyı yazmaya ve bu durum hakkında konuşmaya itti.

image

Türkiye’de şu ana kadar ortaya konulan yazılı işleri bildiğim kadarıyla sıralamak istiyorum, Blue Jean sayfaları, HiphopTR, Blue Jean HipHop fanzini, Flow Magazine, Hit-Hop Magazine, HipHopSkool.

Yapılamayanlar

Yukarıdaki işlerin bir çoğunun ortak noktası içeriklerin tekdüze olmasıdır, yenilikçi ve eleştiri ipini göğüslemekten uzak, bir noktadan ileri gidemeyecekleri gayet belli olan bu işlerin uzun vadede unutulup gitmesi bariz. Bunun sebeplerini ararken, Necip Mahfuz’a danıştım :

Bugüne dek -bir hiphop dergisi dışında- Türkçe rap ile ilgili hazırlanan tüm dergi, kitap, blog vb. girişimlerde en başta editoryal anlamda sıkıntı var. Bu tip materyalleri çıkartan insanların daha evvel yayıncılıkla ilgili tecrübelerinin olmamış olması çok büyük eksi

-Necip Mahfuz

Dünyanın hiçbir yerinde süreli yayınlar kişisel görüşlerin paylaşıldığı alanlar değillerdir, bu yayınlar internette ve televizyonda kolayca bulamayacağınız içeriklerin bulunduğu alanlardır. Bunun en basit kanıtı ise ilk yazılı basınımız olan Blue Jean Hip-Hop sayfalarında yatmakta.

Dönemin sayfalarında eğer şehrinize gelmiyorsa duyamayacağınız underground isimlerin albüm haberleri, albüm incelemeleri bulunuyordu. Bu sayede Blue Jean’in o sayfaları bir çok insan için hala manevi değerlerdir.

image

O dönemlerde internek yaygın değil ve underground piyasa bu kadar büyük değildi. o dönemde çıkan underground albümlere de ulaşmak zordu. Rap yapanları bandrollu çıkarmaya teşvik edip, tanıtımlarını yapmaya çalışıyorduk. Dergininde bir kuralı vardı. Albüm çıkarmamış grup yada MC’ler muhakkak demo kaset yada CD’lerini göndermek zorundaydı. Basın bülteni ve görsel (fotoğraf vs) göndermeyenler dergide yeralamıyordu.

-Tunç Dindaş

Blue Jean sayfalarının kriterleri, şu an hiçbir kritere sahip olmayan “Hip Hop” yayınları için güzel bir yol haritası aslında. Blue Jean’in o sayfalarının anlatacakları varken, Bugünün dergilerinin ise isimlerindeki “Magazin” takısının hakkını vererek yapmaya çalıştıkları hakkında soru işaretlerinden ibaret düşüncelerim var.

Bugünkü örneklere bakınca son albümüyle ilgili bir rapçiyle konuşuluyor ve ses kaydındaki dosya birebir yazıya aktarılıyor. Üzgünüm ama röportaj yapmak böyle bir şey değildir. HiphopTR sonrası çıkan dergilerin tek pozitif tarafı çok daha güzel kağıtlara, çok daha güzel tasarımlarla basılması

-Necip Mahfuz

Mahfuz’un burada bahsettiği aslında yukarıda da belirttiği Editöryel sıkıntıyla alakalı, Günümüzdeki HipHop komünitesinin içerisinde bulunduğu “Kitap & Dergi & Gazete Okumama” bermuda şeytan üçgeninin getirdiği bazı dezavantajlar var.

İyi veya kötü olarak değerlendirmekten ziyade çocukluğumuzdan kalmış boyama kitapları olarak değerlendiriyorum tüm dergileri. Ele alınca gülümsetiyorlar. Ve o dönemlerde de onları boyarken geçirdiğimiz vakit bizleri yaramazlıklardan uzak tuttu. Önemli olan da buydu. Bugün ve yarın için de önemli olan bu olacak; yaramazlık değil, dergi yapmak.

-Teoman Karadeniz

Elimizdekiler…

Okumayan bu kitleye yönelik, Rapçilerin dergi ve yazılı basında kendine yer verme ihtiyacıyla doğan bir “Yazılı basınımız olmalı” duruşu bu güne kadar çoğu noktada ortaya çıktı, İndigo’nun da Flow zamanları öne çıkardığı “bir hiphop dergisi” duruşu maalesef uzun vadede patlayacak bir gelişmeden öteye gidemedi ve bir süre daha gidemeyecek.

image

Türkiye içerisinde kabul edilmesi gereken realitelerden biri, Rap camiasının cahil ve oturaksız olduğudur (maalesef.), bunun devamında çıkan dergilerin bir yapılarının olmasını beklemek anca benim gibi hayalcilerin işidir, Bu dergiler ve içeriklerinin sadece Magazin veya İnternetten 10 dakikalık google aramları sonucunda bulunabilecek şeyler sunması, yanında ise sadece “kişisel görüş belirten sayfalar” vermesi, bu “Basılı yayın kültüründen geri kalmak” durumunun bir sonucudur, ancak eklemek istiyorum ki : Dergilerde bu kişisel görüş alanları dergiyi oluşturmaz ve derginin içerisinde çok az bir kısmında yer bulur, Buna en basit örnek şu an Türkiye’de çıkan en kaliteli dergi olarak gördüğüm Sokrates Dergisinde görülebilir, Sokrates içerisindeki “Serbest” alan sadece 4 sayfadır. Dergi ise 143 sayfa. (3. sayı rakamları)

Sorulabilecek sorulardan biri “Demek ki bu tarz dergilerin talebi var ?”olabilir, bu noktadan sonra cevap verilmesi gereken, aslında HiphopTR sonrası ortaya çıkan içeriklerin hangisinin bu talep dışında bir ürün sunduğudur. Aynı şekilde Arz talebi yaratmaktadır. Uzun vadede arz talep ilişkisi inişli çıkışlı olsa da talebin sonsuza kadar sürmeyeceği açık ve yadsınamaz

Günümüzde Basın endüstrisi hızla gelişirken, kendilerini oldukları yerin dışına taşırmadan her alana girmektedirler, Gazetelerin video servisleri, Dergilerin internet sitelerindeki aktiflik. Ancak her biri ön planda dergilerini gazetelerini tutmaktadır, hiç biri Türk HipHop dergileri gibi “Portal” olmaya çalışmadan yaptıkları işleri güçlenerek ayakta tutmaya çalışmaktadırlar

Arzın talebi yaratmasıyla ilgili söylenecek noktalardan biri, 2015 Türkiye’sinde içerisinde gerçekten “Magazin” dışında içerik sunan Dergilerin olmasıyla alakalı, eğer tek bir ürün var ve rekabet yoksa, o ilk ürünün “olması gereken” şekilde olduğuyla ilgili hiç bir kesin sonuca ulaşamayız.

Son dönem ortaya çıkan tüm Hip-Hop dergilerinde ortada olan duruş, bir sayıyı belli bir miktar satınca (eli para görünce) “Bunu büyütelim” anlayışıdır. Özkaynaklarımızdan çıkan en uzun süreli dergi olan Hit-Hop Magazin daha sonraları, Menajer ve daha bir çok hizmeti sunmayı planladığı bir “Ajans” haline geldi. Bu ajansın sesi soluğu ise 2014 Aralık ayında attığı son Facebook postu ile kesildi.

image

Yurtdışı, Başarılı Örnekler, Çalışma Prensipleri.

Yurtdışındaki işler ile Türkiye sınırlarındaki işleri karşılaştırmak abesle iştigal olmakla beraber, Elimizde başka bir pusula olmadığı için şartlarımızı onlara göre belirlemek durumundayız, Avrupa sınırlarında çıkan başarılı magazinleri ve Amerika sınırlarındaki magazinleri kendimize örnek alabilir, bu yönde ilerleyebiliriz.

Avrupa’nın saygıdeğer dergilerinden biri olan Balcans Magazine, 8 Ülkede bulunabiliyor, İsminden anlaşılacağı üzere Balkanlardaki Graffitiler üzerine içerikler sunan Balcans, yukarıdaki bahsettiğim hataların bir kısmını yapsa da, Uzun vadeli olarak Yüksek Kalitesi, Kaliteli Baskıları ve Dergi tasarımları ile oldukça saygın bir noktada bulunuyor, 5. Sayısını çıkaran Balcans. Diğer graffiti dergilerine oranla çok büyük farklılıklar barındırıyor. İçeriklerini graffitiyle sınırlı tutması ve bir Graffiticiler için bir Prestij Arenası olmasıyla saygıyı oldukça hak eden bir dergi.

image

Bir konuya odaklı olarak ilerlemesini sürdüren ve zaman içerisinde asla bu çizgisinden sapmayan dergilerin geldikleri noktalar hakkında güzel bir örnek olmakla beraber, Ülke coğrafyamızın en saygıdeğer işlerinden biri olarak kabul görmesi de not alınabilir bir gerçek.

Amerikadan örneklemek gerekirse, daha elegant okuyuculara yönelik olan RESPECT dergisi, Görsel olarak daha ağırlıklı bir dergi temeli yaratmakla beraber, 2009 yılından beri çıkmakta, bu süreç boyunca derginin ana hat ve konsepti değişmemekle beraber, ağırlıklı olarak reklam yerine
satışlardan gelen bir kaliteyi yansıtıyorlar, okuyucu için daha bilgi ve “bilinmeyen” içerik yaratan RESPECT, ortalama 250.000 satıyor, Kadrosunda magazin açısından yıldızlar geçidine sahip olan RESPECT’in eski Genel Yayın Yönetmeni Elliott Wilson vardı (RapRadar’ın kurucusu), Elliott ayrıca bu kadar büyümeden önce XXL’in de kadrosunda bulunmuş ve Amerikan HipHop basını için saygıdeğer isimlerden birisi.

image

RESPECT’i diğer dergilerden ayıran en önemli özelliklerden biri satış miktarının getirdiği kazanımla beraber çalışanlarına sağladığı prestij, RESPECT bünyesinde her çalışana 1 Aylık ücretli izin gibi şartlarla beraber, Maaş ortalaması olarak Amerikan HipHop endüstrisinin en saygın kurumlarından bir tanesi.

Türkiye’de parayla satılan Dergilerin çalışanlarını gönüllü çalıştırma prensibinin yanlışlığı her noktadan görülmekle beraber, bir fanzin gönüllü çalışma ürünü iken Para karşılığı satılan bir ürünün çalışanlarına maaş ödememesi ise kabul edilemez bir davranış. Burada gelebilecek eleştirilerden biri olan “Türkiye’de Dergiler bu kadar satmıyor” bahanesi ise “O zaman derginin basım kalitesini düşürün ve kar edin, kar ederek çalışanlarınıza sembolik de olsa para ödeyebilirsiniz” ile cevaplanabilir. Bir insandan karşılıksız bir iş beklemek maalesef “çok 90’lar”

Son Söz

image

Sonlara gelirken yayıncıların artık karar vermesi gereken gerçeklerden biri, kaçak katlarla beraber gelişmekte olan bir bina olan HipHop kültürünün gelişen mi yoksa sabit kalan bir parçası mı olacaklarıdır. Sabit kalan ve kendine bir şey katmayanların akıbetine bakarak çıkarılabilecek dersleri “Kendilerini başarılı sanarak” görmemezlikten gelen tüm yayın organlarının kaderi Türkiye yakın tarihinde yatmakta ve apaçık ortada durmakta.

Zaman içerisinde okuyucu bazında hafızalarımızda yer tutmuş tüm Dergilerin ortak noktasının keşfedilecek içerikler olduğu günümüzde Dergilerimiz sadece “İnternet sitesindeki haberin 3 satır fazlası olan” bir noktada mı olacağı veya daha ileride “Şunu gördün mü ? Bunu nerede okudun ?” tepkisi yaratacak bir kalite bandına mı çıkacağına karar verecek olanlar bu işler için çabalayan insanlardır.

Türk HipHop kültürünün temel taşı olarak hala ve hala yazılı basının olması için bir şans varken, yapılabilecek olan “arşivsel” içerikten kopup geleceğe dönük içeriklerin olması gerekliliğidir, Türk HipHop camiasının buna ihtiyacı olduğu da oldukça açık.

Türk HipHop camiasının kendi yağında kavrulmasının kaliteli içerikler sayesinde bir sonraki aşamaya geçişi oldukça kolay olabilecekken, yazılı basın kültürünün bu kadar gerisinde kalmış komünitemiz için geçişin bu kadar zor olmasını anlamam da mümkün değil. Temel olarak bakıldığında yıkılmaya yatkın bu içeriklerin, “Amatör Ruhu”nu bırakmadan, Daha profesyönel hale dönüşü her birimizin sabırsızlıkla beklediği bir hareket.

Heveslerimiz ve Heyecanımızın

profesyonel

iş çıkarmamıza yardımcı olacağı günleri hep beraber bekleyeceğiz.