10 Şubat 2019

Sansar Salvo ve Türkçe Rap’in Nostalji saplantısı.

               Türkçe
Rap kitlesi 2013’ten bu yana bir çok durumu yavaş yavaş kabul etti, sindirdi. Ancak Türk toplumunun sanatçı algısının yamukluğu, bir durumu kesinlikle neredeyse imkansız ve zorlu kılıyor. Durum şu; Sanatçı kendi perspektifi ile durumları yorumlayan, ne olursa olsun kreatif tarafta kimseyi dinlemek zorunda olmayan bir canlı. Dünya’da bu böyle. Ancak Türkiye, televizyonda yayınlanan dizi karakteri ölünce insanların üzüldüğü bir ülke. Somut dünya ile Sanatsal dünya arasındaki geçimsizlik bir çok noktada ülkemizde tıkanmış bir durumda. Bu konunun Türkçe Rap özelinde En büyük örneği ise; Sansar Salvo.

               Sansar Salvo, kariyerinin en parlak dönemini 2007 – 2017 arasındaki 10 yıllık dönemde yaşadı, Kariyerinde tutturduğu ve kendi Myspace’inde, sözlerinde belirttiği “Duygusal Müziğe Sert Söz” tarzı, Türkçe Rap’in toparlanma döneminde onu Rap dinleyen tayfa dışında bilinen bir isim haline getirdi, özellikle 21 Gram Mixtape çalışması, Saian ve Karaçalı’nın “Battle Royale” albümü ile bir klasik haline geldi. Fakat Sansar Salvo’nun bir mentor ve sanatçı kimliğinin henüz oturmadığı, oldukça genç olduğu dönemde şekillendirdiği, 2. Bandrollü çalışması
Seremoni Efendisi”ne kadar devam ettirdiği tarz, hayranları tarafından
kendisinden ve kimliğinden daha çok benimsendi.

image

               Ancak öncesinde bu “tarz”ı biraz açmak gerekiyor, Bu dönem yarattığı ve kullandığı tarz, sert vokaller ve sert sözlerden, mahalle argosundan oluşuyordu. Kaş çatan sözlere sahip bu Sansi Salvo Kafiyesi, dönem içerisinde zaten kullanılan vokallerden çok, hayranları tarafından “sert ve kin dolu salvo” olarak tanımlandı, sahiplenildi. Aslında bu, Türk Halkının sanata “Eşzamanlı” olarak bakışından ibaret.

“Eşzamanlı yöntem =  Dil olaylarını belirli bir süre içinde ve
tarihî değişme ve gelişmelere bağlı olmadan durağan (statique) olarak inceleme”

               Türk halkı sanatı olduğu gibi kabul etmek istiyor. Orada hep aynı, bildiği şekilde durmasından yana, bir çok noktada olduğumuz gibi sanat alanında da muhafazakar bir yapıya sahibiz. Bu muhafazakar yapı tekrar söylemek gerekirse, Türkçe Rap’te en çok Sansar Salvo örneğinde görünüyor. Türkçe Rap dinleyicisi Sansar Salvo’nun psikolojik durumu, hayatında başına gelenler ne olursa olsun, aynı içeriği tekrar ve tekrar üretmesini bekliyor. Hayatının birçok alanında olduğu gibi, aynı şeyi istiyor.

“Keder ve mutluluk gibi, nostalji de evrensel bir duygudur.
Bu hissi tüm ırklardan, tüm kültürlerden ve tüm yaştan insanlar paylaşır. Her
ne kadar aynı geçmişi paylaşıyor olmasak da, hepimiz geçmişe karşı nostalji
hissederiz.” -Lauren Martin

               Bugün, Sansar Salvo “markası” ve personası düzenli üretim sürecinde birden fazla şey deniyor, kimi noktalarda oldukça sert ve sabit eleştiriler alsa da, hala ne kadar başarılı ve güzeldir ki, yeni yollar aramaya devam ediyor. En son DJ Suppa ile beraber “İlelebet” parçası da bu yeni yolların bir gösterimi, tıpkı bir önceki single’ı “Şehir Arabası” gibi, diğer üretimlerinden farklı bir sound arıyor. Bu benim gözümde sanatçının açlığının bir tezahürü. Ancak Bu saplantı hali, Salvo’nun kariyerini aşağıya çekmeye neden devam ediyor ? bu sorunun cevabı; Sansar Salvo’nun üretim sürecinin yavaşlığı ile alakalı olabilir. Bir önceki yazıda Server Uraz örneğindeki arayış neden piyasadan böyle bir tepki çekmedi ancak Sansar hayranları “Psikopat Yazar” personasını bu kadar şiddetle geri
istiyor ? Server Uraz üretimi Salvo kadar yavaş tutmadı.

               Bu durum Eminem özelinde de yaşandı, bir dönem Eminem hayranları “Slim Shady” personası için ölüp bitiyordu ve ne yaparsa yapsın Albümleri eleştirmenler, dinleyiciler ve diğer rapperlar tarafından eleştiriliyordu, ardından aniden “KAMIKAZE” geldi ve tekrar üst seviye övgülere mazhar oldu Em. Peki onun bu durumda stratejisi neydi ? Kendisi albümden sonra kanalında yayınladığı “Kamikaze Özel Röportajı”nda
şöyle açıklıyor:

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=gEOWGWckcFo?feature=oembed&enablejsapi=1&origin=https://safe.txmblr.com&wmode=opaque&w=540&h=304]

“Albüm aniden çıktı çünkü doğru havanın bu olduğunu
hissettim, eğer insanlara yeterince düşünme zamanı verirsen şöyle şeyler
düşünmeye başlıyorlar “Umarım şöyle bi şarkı vardır, Umarım X gibi yapmıştır,
Umarım Y gibi yapmıştır, Şunun hakkında rap yapsa iyi olur” Bunun hakkında
düşünmek istemedim, o durumda albümün içine girdiğinde hep “bu boktan olabilir”
düşüncesine sahip oluyorsun. Revival’ın albüm listesi gökten düştü internete ve
çıkış zamanı yaklaştıkça insanların albüm için düşünceleri çoktan hazırdı.” – Eminem
Kamikaze Özel Röportajı (TÜRKÇE)

               Salvo’nun dinleyicisine şarkılar öncesi -doğal olarak- verdiği haber, “Psikopat yazar geri gel, gelicem tabii” durumunu harlıyor ve yukarıdaki düşünceye sahip oluyorlar, bu durum Sansar Salvo için zorlayıcı olmasıyla beraber, hayatın gerçekliği ve hesaplanamaz akışından bi’ haber Türkçe Rap kitlesinin en büyük sorunlarından bir tanesi. Bunun sebebi doğrudan doğruya, Türkçe Rap kitlesinin eğitim ve yaşıyla açıklanabilir, Türkiye’nin eğitim sistemi veya sosyopolitik düşünce durumu ile de açıklanabilir. Ancak Müzik açısından bakarsak, Yakında Sans’ın hayranları için yutulması zor bir lokma olduğunu kabul etmek gerekir ve Salvo bu deri değişimini piyasanın istediği yöne değil, kendi istediği yöne gitmekle, ancak
hızlı adımlarla bu yöne gitmekle başarabilir.

image

               Şahsen Chill beatler ve yorgun vokali, yani Olgun Salvo benim kişisel olarak listemde çok daha yer verdiğim bir persona, evet 21 Gram, Son Nesil, Adrenalin Türkçe Rap’in köşe taşları olabilecek albümler, fakat Salvo’nun şahsımca müzikalite olarak bu hali çok daha oturaklı ve kompozisyona sahip bir üretim halinde. “Peki”, “Bildiğin Gibi”, “Akasyalar” ve özellikle “Bu Dünyada…” gibi parçalar bir noktadan bir noktaya varmaya çalışan ve bir “Anlatım” durumuna sahip şarkılar. Bu, benim
açımdan Türkçe Rap’in liriksel gelişimi için çok önemli bir nokta, kariyerinde yapacağı kötü şarkılar olabilir, lirikal olarak bu bahsettiğim duruma sahip olmayabilirler. Ancak bu başlangıç paragrafına geri döndürüyor bizi, Sanatçı bu serüvende tüm kararlarını bir birey olarak veriyor ve geminin kaptanlığını yapıyor. Varacağı adalarda gördükleri ve beğendiklerini biz beğenmeme hakkına sahibiz, ancak o da bu yolculuğu yapma hakkına sahip.